Uzun süre düşünüp taşındıktan sonra az ve öz bir kaç satır ile Belçika'da ki kreş cinayetini yazılarıma dökmeye karar verdim. Bu yazıyı hemen yazmak istedim. Fakat biraz daha beklemeyi ve soğukkanlılıkla yazmayı yeğledim. Yazacaklarım o zamanki yazıya göre biraz daha kelimelerimi seçerek kullanmama yardımı olur diye düşündüm. Çünkü bir sayfa yazı sizi ömür byu ceza almanıza neden olduğu gibi yerinde yapılan bir savunma ise idamlık birisini ipten indirebilir.
Bunun en açık örneğini bir tv proğramında Kurtlar Vadisi oyuncularından Atilla Olgaç'ın kendini kahraman göstermek uğruna hem kendisine hem de Türkiye'ye pahalıya malolacak olan kendini başkasının yerine koyma (İyi yönde değil ama, şu andaki durumu içler acısıdır) ve dizinin havasına kaptırması içinden çıkılmaz bir durumdur. Umarız bu yanlış konuşması psikologların araştırması ile ortaya çıkarılır. Kaldı ki bir tiyatro snatçısının insanlara kıyacağına ihtimal vermiyorum. Dram , melodramlar ve trajediler yalnız sahnede yaşanır.
Gelelim Belçika'daki yirmi yaşındaki eli bıçaklı adımın Kim olduğu belitilen Cani'nin yaptıklarına. İki bebeğin , bir görevli anaokulu öğretmeninin hunharca öldürüp, günahsız bebekleri yaralanması olayına.
Bu olaylar eskiden ABD de yaşanırdı. Özellikle gittikleri okullarda dehşet saçarlardı. Son yıllarda bu artık Avrupa'ya da sıçradı. Bu çocukların genellikle ana- baba sevgisinden nasibini almadıklarını tahmin ediyorum. Çocukların her istediklerini alacak kadar zengin olan bu aileler, çocuklarına omuzlarına bindirip gezdirecek kadar zaman ayırdılar mı bilemiyorum.
Eğer ben biri soru sorsam. Desemki çocuğunuzun problemi var mı ?
Cevapları:
- Hayır yok , istediğini alıyoruz. Hemde en iyisini, son modelini.
İkinici sorum ise; Çocuğunuzla en son kaç dakika birlikte sohbet etmeye zaman ayırdınız.
Cevap:tıssss.
Çünkü çocuğa zaman ayrılmaz. Anne ve babanın bir sürü işi vardır. Şimdi çocuğu düşünmenin zamanımıdır. Borsadaki son gelişmeleri takip etmek zorundadır. Hele dünyanın krizle savaştığı şu günlerde kazancın düşmesi ailedekileri üzmektedir. Hatta baba ve annede görülen zarara giren hisse senetleri yüzünden birazcık medyadan uzak kalmak istemesiyle evde çocukların varlığı dikkati çekmiştir. Evde çocuklar anne ve babaya bir soru yöneltirler. – Baba daha da düşecek mi ? Düşecek yanıtını alınca bir ooohhh çekerler. Çünkü stresten uzak kalmak isteyen büyükleri evde manevi değerini ölçemediği çocuklarının değerini anlamaya zaman ayıracaklardır. Çocukların Oh be ! demesi bu yüzdendir.
Yirmi yaşında bir gencin elinde bıçak ile ortalığı kasıp kavurmasının bir nedeni olsa gerek. Ana ve babadan ayrı, sevgiden uzak bu çocuğun şimdiye kadar ailesi tarafından başı okşanmışmıdır. Belki dertlerini paylaşacak bir kardeşi bile yoktur. Her istediği alınmıştır belkide. Fakat bebeklik yılları nasıl geçmiş, çocukluğunda hangi travmaları yaşamış ki eli bıçaklı katil olarak insanları dehşete düşürmüştür. Her şeyin maddiyattan ibaret olmadığı, doğada yaşayan bütün canlıları sevme duygularının verilmediği bir ortamda büyüyen insanın neden yaptın sorusuna vereceği cevap: - Sizler:: Toplum olarak bana maddiyatı verdiniz ama , sevgi diye bir şey verebildiniz mi ?
Evet toplum olarak bu soruya yanıt vermemiz gerekiyor.
Çocuklarınıza sevgi verebiliyormusunuz ?
Onlara satınaldığınız lüks arabaların arkasına yazdırdığınız 'Babam sağolsun ' yazısını , fazla masraf etmeden kazanabileceğiniz kalplerine yazdırır mısınız ?
Yazımı bir haber ile bağlantı kurarak bitiriyorum. Belçika'da son yıllarda 'meme kanseri' artmaktaymış. Elbette artar. Çocuklarını anne sütüyle besleyen annelerde kanser olayına daha az rastlanmaktadır. Bebeğini anne sütüyle besleyen anneler, bebelerine süt ile birlikte hiç bir yerde bulunmayan ve satınalınamayan bir ilacı da içirmiş olurlar. Buna 'sevgi' diyoruz.
Bugün ne olur sevdiklerinizin başını okşayın. Bir iki güzel söz söyleyin. Sevdikleriniz size : - Hangi dağda kurt öldü de beni bu kadar seviyorsun derlerse, cevabınız 'içimden geldi' olsun.
Kalbinizdeki sevginizin artması ve sevenlerinizin çok olması, acı olaylardan ders alabilmemiz dileğiyle.
Değerli okuyucularım
Sürçü lisan ettim ise affola.
Recep Cırık