AHMET ÖZAY
Ukrayna Parlamentosunun Kırım Tatar Milletvekilleri Rustem Umerov ve Ahtem Çiygöz ile Kıyiv’de gece yürüyüşü yaptık. Sembolik anlamdaki yürüyüşte, Kırım ve Ukrayna’nın önünde bulunan dört haftayı tanımlamaya çalıştık.
Ukrayna ve Avrupa üç haftalık bir Noel tatiline girdi. Tatil dönemi Kırım’ın geleceği açısından bir “Kırım Planı” ile fırsata dönüştürülebilir mi?
Bu soruyu iki vekile de yöneltiyoruz.
Çiygöz – Ukrayna’nın önünde sizin dile getirdiğiniz gibi bir uzun ince yol yok. Çünkü, Ukrayna’nın buna vakti yok. 1991’de biz devlet olarak uzun bir yola çıktık. Şimdi vakit akıyor. Ben inanıyorumki Ukrayna için korkulu senaryolar hazırlanıyor. İnancım, Ukrayna bu korku duvarını yıkıp geçecektir. Ukrayna önüne konulan kaderi yenip geçecektir. Esas mesele budur. Bence, Ukrayna’nın milli pozisyonları ile Putin tarafından temsil edilen Rusya’nın pozisyonu artık bir dönüm noktasına geldi, karşı karşıya geldi.
Özay – Bu yol ayrımına neden şimdi gelindi?
Çiygöz – Bence Ukrayna’nın savaştan uzak, rahat bölgeleri ile işgal ve savaş tehditi altındaki bölgelerinde farklı anlayışlar vardı. Şimdi, ülkenin tamamı ya bu tarafı ya da diğer tarafı seçmek durumunda olduğunu anladı. Belki Ukrayna’da tutum itibarıyla bölünmüş gibi bir manzara var ama bu doğru değil. Gayeye ulaşmada farklılıklar olabilir. Rusya’ya karşı olmak hususunda tüm Ukrayna artık ortak bir duruşta birleşiyor. Yollar başka olabilir. Kimisi cenkten , kimisi anlaşmaktan… ama herkes Rusya’ya bir karşılık gösterilmesinden yana. Bence zaman korkulu olabilir. Benim bir inancım… Ukrayna halkı artık asla Rusya’nın boyunduruğuna girmez. Rusya’nın mandası olmaz.
Özay – Sizce Ukrayna uzun ince bir yolda mı ?
Umerov – Hangi yolda olduğumuzu anlayabilmemiz için gayemizi ortaya koymalıyız. Bence gayemiz Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği’ne dahil olması. G 20’nin üyesi olması. Bunlar hedeflerimiz olmalı. Bu hedeflere ne kadar erken ulaşırsak o kadar iyi. Şu anda zaten devletimizin iki gayesi mevcut. Hem Cumhurbaşkanı hem de hükûmet tarafından savunulan gayeler NATO ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik. Gelişmemiz için G 20 arasında olmamız lazım. Onun için hukuki reformlar ve özelleştirme süreçleri gerekli. Hükûmet toprak özelleştirmelerinden büyük bir gelir elde etmeyi düşünüyor. Toprak satıldığında beraberinde 50 milyar dolarlık bir yatırım katkısı bekleniyor. Siyasi hedeflerle ekonomik hedefler baş başa gitmeli.
Özay – İlk bahara kadar gelecek üç ayı tasavvur edersek, kritik dönemeçler neler bizim için ?
Umerov – Rusya ile ilk tur görüşmeler oldu. Orada tutumumuzu ortaya koyduk. Öncelikle, Ukrayna’nın uluslararası sınırlarının, devletler hukuku kapsamında Ukrayna makamlarına devredilmesi gerekmektedir. Bunun için teröristlerin Donbas’tan çıkmaları gerekli. Kırım’da işgalin sona ermesi lazım. Müzakere süreci devam ederken kendi hassasiyetimizin de gündemde tutulması lazım. Maalesef bu husus bizim için bir risk. Bizi gelecekte sıkıntıya sokabilecek bir husus. Bunu yabancı yatırımcılar da bir risk olarak görebilir. Ülkenin yakın geleceği için ikinci bir riskli husus da enerji fiyatlarındaki yükseliş. Gaz olsun elektrik enerjisi olsun halk zam istemiyor. Maaşlara zam beklentisi var. Bu konuda hükûmetin daha yoğun çalışması beklentisi var.
Özay – Steinmeier Planı çerçevesinde Ukrayna – Rusya barış görüşme süreci yaşanıyor. Kırım bu sürece dahil edilmedi. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu gibi bizin hem Sovyet dönemi hem de Rusya’nın Kırım politikalarına vakıf bir liderimiz var. Karşı bir plan geliştirmek mümkün mü?
Umerov – Yakında Cumhurbaşkanı Zelenskiy ile bir dizi görüşme planlıyoruz. Bizim Kırım Tatarları olarak her zaman planımız var. Mühim olan planlarımızın devlet seviyesinde kabul edilmesi.Zira, fikirlerimizin Cumhurbaşkanı seviyesinde kabulu hükûmeti de harekete geçirir onun için bu hususu Cumhurbaşkanı ile müzakere edeceğiz.
Çiygöz – Benim görüşüm Fransa Cumhurbaşkanı Macron bize Rusya Başkanı Putin’i partner gibi gösterdi. Evvelden bu gibi zirvelerde Putin her zaman işgalci olarak masaya oturuyordu. Bu görüşmelerin bence en ürkütücü tarafı. Böylesi bir müzakere süreci Rusya’ya avantaj sağlıyor. Buradan hareket ile Kırım meselesini Ukrayna’nın genel durumundan ayırmak mümkün değil. Çünkü, Ukrayna’nın içinde Rusya ve Putin ile işbirliği başlarsa Kırım’ın işi bitti demektir. Biz Kırım’ı düşünsek… Bu zorbaya karşı biz Ukrayna’nın yanındayız. Biz Ukrayna’yı bu hedefe davet ediyoruz. Ukrayna, tüm dünya kamuoyunu Putin’e baskıya davet ederse ister istensin isterse istenmesin yaptırımlar ile Rusya barışa mecbur olacak. Bir çok uluslararası kurum ve kuruluş görünüşte de olsa Macron ve Putin’in pozisyonundan farklı bir çizgide. Bizim çalışmalarımız bu nedenle kişilere bağlı süremez. Macronlar, Merkeller bugün var yarın yok. Bizim uluslararası kurumlara yönelik uzun vadeli bir siyasetimiz olmalı. Geçmişte nasıl baskı ile Sovyetler Birliği yıkıldı. Şimdi de bu mücadeleyi zamana yaymak durumundayız.
Özay – Kırım’a dönersek…
Çiygöz – Kırım Tatarlarının geleceği ve devlet siyaseti elbette Ukrayna siyasetine bağlı. Yerli halk olarak elbette bir kader birliğimiz var. Ukrayna ne kadar Kırım’a sahip çıkarsa, kendisi de o kadar güçlü olacak. Bizim de dünyada kendi adımıza konuşma hakkımız olacak. Son beş yılda Ukrayna halkının yarısından fazlası konumumuzu savunur hale geldi. Burada Ukrayna Cumhurbaşkanı katı durmak zorunda. Eğer gaye Ukrayna’nın bağımsızlığı ise ve Rusya’dan kurtulmak istiyorsa, o zaman Ukrayna bu savaşta, bizim araçlarımız ile mücadele etmek zorunda.
Özay – Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın barış çabalarına inancınız sürüyor denilebilir mi?
Çiygöz – Bu sadece bir kuru inanç meselesi değil. Eğer inanç ile yaşayacaksak bizim inancımız, Kırım Tatar milletinin inancı. Kırım, Kırım Tatarsız bir başına kalamaz. Budur bizim inancımız, ruhumuz. Bu gaye için devletin başındaki insanlar ile anlaşmak zorundayız.
Özay – Siz ne düşünüyorsunuz?
Umerov – Devlet olarak bir strateji uygulamamamız lazım. Maalesef son beş yıldır sadece Kırım’da mevcut işgalin kaldırılmasını dile getirdik. Bununla ilgili bir plan sunmadık. Bizim Kırım Tatarları olarak politik ve diplomatik bir planı gündeme getirmemizde fayda var. Bunun dünya kamuoyuna anlatılmasına için çalışmalıyız. Devlet olarak aktüel bir planımızın olmasında fayda var. Bizim sadece ‘‘A Planımız’’ var. Biz mücadeleye şiddet kullanmadan siyasi ve diplomatik olarak devam etmeliyiz. Kararlılığımızı sürdürmemiz lazım. Devletimizin güçlü olması lazım. Devlet olarak o politikayı sürdürürsek bence başarılı olacağız.