Bugün 24 Haziran 2009.
Hiçbir özelliği olmayan sıradan bir Çarşamba günü.
İnsan değişik duygulara kapılıyor, aniden, sebepsiz yere.
Cevapsız kalan sorular soruyor kendi kendine…
Günler su gibi akıp gidiyor.
Ömürler tükeniyor.
Bir yerlerde doğuyor, biryerlerde doyuyor, biryerlerde ölüyorsunuz.
Gidiyor dönemiyor, dönüpte bulamıyorsunuz !
"Kapıldım gidiyorum, bahtımın rüzgarına,
Ey ufuklar diyorum, yolculuk var yarına !" şairin dediği gibi !
***
Neden saçmalıyorum biliyor musunuz ?
İnternette dolaşırken www.tarihtebugun.gen.tr sitesine uğradım.
Maksat yıllar önce bugün neler yaşadığını öğrenmek insanoğlunun.
Alın size bir tarih : 24 Haziran 1961.
Sizce neyin tarihi ?
Türkiye'den ilk işçi kafilesi Almanya'ya gitti deniliyor tarihin karşısında.
Ceplerde üç-beş kuruş para, bavullarda üç-beş kat çamaşır kara trenlere doluşan yağız Anadolu erkekleri…
Esmer, yağız, bıyıklı, kasketli…
Asık suratlı, kasvetli bakışlı hasret yolcuları !
Birkaç siyah-beyaz fotoğraf ve gönüllerde bolca yakın bir gelecekte sefalete veda umudu…
Anadolu köylerinden, yaylalarından, mezralarından, ovalarından Batı Avrupa'nın kentlerine, fabrikalarına, madenlerine, metrolarına, inşaat şantiyelerine…
Yani genelde Batılıların yapmak istemediği tehlikeli ve sağlığa zararlı ağır işlere başlayalı 48 yıl bitmiş oluyor bu hesaba göre !
Neredeyse bir ömür…
Zaten birçokları çoktan öldüler ve girdiler alışık oldukları toprak altına !
Sorun istatistikleri cenaze derneklerimizden.
48 yılda Batı Avrupa ülkelerinde çalışırken vefat eden ve cenazeleri memlekete, Türkiye'ye nakledilen insan sayısı kaçtır ?
Ölmeden önce memlekete gönderdikleri dövizlerin kaç milyar Doyçe Mark olduğunu sormuyorum…
Tarzanca Almanca ile ikna edilip Türkiye'ye tatile gönderilen turist sayısına da hiç değinmeyin daha iyi…
Fazla sormayın, çok konuşmayın, durmadan ödeyin !
Nasıl olsa orada Almancı, burada yabancısınız !
***
Belçikalı bir sosyal bilim uzmanının yıllar önce TV'de sarf ettiği şu sözler hâlâ kulaklarımda : "Kol çağırdık, kalp geldi"…
Evet sayın uzman bizim de kalbimiz var, biz de insanız !
Hem de köklerine bağlı insanlar…
Başlangıçta gidiciydik, geçiciydik ; gövdemiz burada, gönlümüz oradaydı.
Zaman içinde dilinizi öğrendik, sizlere alıştık ve sevmeye çalıştık ; oldukça da başardık !
Artık kalıcılaştık, buralıyız ; gövdemiz burada olsa da köklerimiz hâlâ orada.
Gitmeye çalışıyoruz fırsat buldukça, tatilden…tatile…
Oralılar son derece konukseverdir ve "bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır"…
Ve yavaş yavaş kök salıyoruz buralara.
Buralılara yaranamasak da !
© Yakup Yurt
Brüksel, 24 Haziran 2009