Türk Tarihinde ve Kültüründe Avarlar Sempozyumu Açış Konuşmasında bir konuşöa yapan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu özet olarak şu görüşlere yer vermiştir.. Avarlar Sempozyumunda söylediği bazı sözler tam olarak anlaşılamadığı için gereksiz tepkiler olmuştur. İlgili konuşmanın bir özeti aşağıda bulunmaktadır.
Gündem okurların bilgilerine sunulur..
Rehan Gündoğmuş..
Sayın misafirler.
Avşarelleri Dergisi'nin tertip ettiği Avşarlarla ilgili ilk toplantıyı yapıyoruz. Genelde 1000 kişilik 500 kişilik aşiretler kendilerinin çok büyük aşiretler olduğunu, söz sahibi olduklarını ifade ederler. Avşar boyunun, Türkiye'de yaşayan Avşarların tahmini sayısı ise rakam olarak 16. yy. da 600 bin civarında tesbit edilmiştir, dolayısıyla şu an 5-6 milyon civarında olduğu söylenebilir.
Böyle bir organizayonun yapılması ile, Türkiye'de çok büyük bir kesimin, kendi kimliğini kaybetmiş insanların kimliklerine ulaşabilmeleri mümkün olacaktır diye düşünüyorum. Birşeyi hafızamıza iyi kazımamız lazım. Biliyorsunuz sürekli olarak bazı yabancı ülkelerin Türkiye üzerindeki oyunlarından ve Türkiye aleyhine çalışmalarından bahsediyoruz. Bu tabii bir şeydir ve tarihin her döneminde görülen bir husustur. Kimse başkasının çıkarına çalışmaz, kendine çalışır. Burada önemli olan şey, bizim kim olduğumuzu bilmemiz, kendi kültürümüzü muhafaza etmemiz, kendi yönetimimizi kendimiz sağlayabilmemiz, oyunlara karşı tedbir alabilmemizdir. Önemli olan budur. Bu şuura erdiğimiz zaman hem ayakta kalmayı, hem de büyük devlet olmayı başarırız.,
Bugün Türkiye, Osmanlı İmparatorluğunun varisidir. Dolayısıyla bir imparatorluğun çöküşüyle birlikte kaybettiği topraklardan içe doğru göçler olmuştur ve bu göç Türk demografisini, Türk nüfus yapısını ortaya çıkarmaktadır. Balkanlardan ve Kafkaslardan Anadolu'ya göç edenlerin sayısı yaklaşık % 40 dır. Böylesine bir yapı ve imparatorluk bakiyesi olmamız dolayısıyla birçok farklı milletten olan insanın da Türk topraklarına gelmelerine yol açmıştır. Burada siyasetçilerin özellikle dikkat etmesi gereken bir konu vardır ki, bu da böyle bir yapıyı, böyle bir nüfus grubunu mozaik olarak nitelendirmemeleridir. Çünkü o insanlar o ülkelerden çekilirken -zaten çok büyük bir bölümü Türktür- Müslümanlığı kabul etmiş ve kendini Türk olarak hisseden insanlardır ve Anadolu'ya geri dönmüştür. Dolayısıyla bunları ayrı tutmak ve bir mozaik şeklinde nitelendirmek aslında farkına varmadan ülke içinde bir takım gruplaşmalara yol açma anlamına gelir. Dolayısıyla bu konularda siyasetçilerin çok dikkat etmeleri gerekmektedir.
Nitekim zaman içerisinde geçmiş dönemlerdeki araştırmalarda şunu gördüm ki; aslında Kürt dediğimiz birçok insan da aslında Türkmen asıllıdır. Yapısal olarak söylüyorum ama bununla beraber bir şey daha ifade ediyorum. Söyleyeceğim şeyler fantezi değil. Bugün Kürt olarak bilinen bazı aşiretlerin, hatta ve hatta tehcirden kurtulmak için kendilerini Kürt-Alevi olarak gösteren Ermenilerin de bulunduğunu söylemem gerekir. PKK'nın ve TİKKO'nun içinde yer alan birçok insan da. Bu açıdan baktığımızda bizim zannettiğimiz gibi PKK veya TİKKO hareketinin de bir Kürt hareketi olduğunu söyleyemeyiz. Bütün bunları yabancı arşiv belgeleri o tarihte yapılmış birtakım araştırmalardan söylediğimi belirtmek isterim.
Şimdi dolayısıyla Avşarları araştırmak ve kim olduğunu ortaya koymak bir ayrım ve ya bölücülük olarak görülmemelidir. Tam aksine Türk milletinin kendi özüne dönüşünü ve kendisini tanımasını sağlayacak bir araştırmadır. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Atatürk aynen şöyle der : 'Kültürünü kaybeden milletler başka milletlerin şikarı/avı olur'
Şimdi biz Türk Milleti olarak şöyle bir baktığımızda; aile yapımız bana göre dünyanın en medeni aile yapısıdır ve burada ne büyük bir yozlaşma olduğunu görebilirsiniz. Ben şahsen rahmetli babam karşısında ayaklarımı uzatarak veya ayak ayak üzerine atarak oturduğumu, yüksek sesle konuştuğumu hatırlamam. Günümüzde aile yapımızda nasıl büyük değişiklikler meydana geldi. Ama bütün Anadolu içinde, bazı kesimler haricinde çok büyük bir kültür yozlaşması var. Gençlerimiz geçmişi unutuyor. Radyolara bakın Türk Sanat Müziği neredeyse hiç kalmadı, Türk Halk Müziği çalınmaz hale geldi. Tabelalara bakın, ne kadarı Türkçe, ne kadarı yabancı dilde? Bütün bunlar kültürümüzdeki yozlaşmayı çok açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunları dile getirmemiz lazım.
Geçenlerde Bitlis'ten bir arkadaş bana geldi ve "Hocam biz Kürdüz bize Hasaniler derler, aşiretimi öğrenmek istiyorum dedi. Bilgisayara Hasaniler yazdığımda karşıma Eski İl'den (Konya) Döğer boyundan çıktılar. Kendisine de verdim, ama buna benzer geçmişini öğrenmek isteyen o kadar çok insan çıkıyor ki…
Bu ne demektir?
Bu Türkiye'nin birliğini bozmaya yönelik değil sağlamaya yönelik bir çalışmadır.
Avşarlar Sempozyumu başarılı geçecek bir sempozyum olacak ve bütün Türk boylarını bir araya getirip büyük Türk Milletini ortaya çıkaracaktır. Nasıl ki Mustafa Kemal Atatürk'ün her konuşmasında "büyük Türk Milleti" sözüne rastlarsınız. Bugün Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler, Azerbaycan Türkleri ve Türkmenler deniliyor, bakın biz Türkmenleri kaldırdık. Ben de Türkmenin ve Avşarım. Türkmeni kaldırdık, Kırgız Kıpçak grubundan olan Kazakları, Karapapakları kaldırdık, Yazırları, Döğerleri, Yüreğirleri kaldırdık. Sibiryadan Afrikaya, Amerikaya kadar olan büyük bir ağacın gövdesini oluşturduk ve adına Türk dedik. Dolayısıyla sonunda Türk devletleri birlik haline gelecekler. Bütün dünyanın korktuğu da budur. Türk kelimesinin arkasında hiçbir zaman duramazlar. Cengizhan'ın Avrupa içlerine kadar ilerlediğini söyleyenler, Anadolu'daki mücadelesinde kimle savaştığını söylemezler.
Avarların, Selçukluların Türk olduğunu kimse söylemez. Osmanlılar için l'Empire Türk demişler ve genelde Ottoman diyorlar. Biz hiç kimsenin propagandasına kanmayalım
Ermeni konusunda çalışırken bize dedilerki; "Türkün Türke propagandasını yapıyorsunuz boşverin". Evet öyle yapıyoruz dedim. Önce benim halkım inanmalı bana, bu konuyu bilmeli. Yabancı toplumlarla kendi halkımızın desteğini almadan nasıl mücadele edebilriz ? Öyleyse Türk olduğumuzu önce kendi halkımıza göstermeliyiz. Bunu öğrettiğimiz zaman dünyayla baş edebiliriz.
Dolayısıyla bu Sempozyum çok isabetli bir toplantıdır. Komiteyi kutluyor ve hepinize saygılar sunuyorum.
18 Ağustos 2007
Türk Tarihinde ve Kültüründe Avarlar Sempozyumu Açış Konuşması
Prof.Dr.Yusuf HALAÇOĞLU
"Kürtler, Ermeni dönmesi"ne sert tepkiler yağıyor..
TK Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun "Kürtler Türkmen, Alevi Kürtler ise Ermeni dönmesidir" sözleri tepki topladı. Alevi-Bektaşi Federasyonu, DTP, SHP ve Kamer Genç, Halaçoğlu'na karşılık verdi.
ALEVİ FEDERASYONU: "KAFATASÇILIK"
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser, Türk Tarih Kurum (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun, Alevi Kürtler'in Ermeni olduğu yolundaki iddialarına sert tepki gösterdi. Eser, Halaçoğlu'nun derhal görevden alınmasını istedi.
TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun, Kayseri'de düzenlenen bir sempozyumda "belgelere" dayanarak "Türkiye'de yaşayan Kürtlerin Türkmen kökenli, Kürt Alevilerinin ise Ermeni kökenli" açıklamalarına tepkiler sürüyor.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Eser, yaptığı açıklamada, tarihsel konularda araştırma yapan kişilerin, araştırmalarında tarafsızlık ilkesi üzerinden bilimsel verilere dayanarak konuşması gerektiğine dikkat çekerek, "Bir profesör ve TTK Başkanı olan Halaçoğlu'nun açıklaması bilimsellikle hiçbir alakası olmayan ideolojik bir değerlendirmedir" dedi.
Halaçoğlu'nun açıklamalarını, "Türk-İslam sentezi ekseninde bir tarih algısına sahip" yaklaşım olarak değerlendiren Eser, şöyle dedi:
"Anadolu'nun kültürel, inançsal ve dilsel zenginliklerini inkar ve tek tipleştirme çabası vardır. 'Kürt yok, Alevi yok' gibi mesnetsiz görüşleri savunmak, bilimsel olmaktan daha çok ideolojik bir amacı gütmektir. Farklı kimlikleri tekçiliğin tarih kazanında tek tipleştirme cabası, yıllardır bir başarı elde edemediği için, daha da saldırganlaşmaya başlıyor."
"ALEVİLİK ÜZERİNDEN KARİYER YAPMASIN"
Eser, Yusuf Halaçoğlu'nun "akademik kariyerini" tartıştırmak ya da "reklamını" yapmak için Alevi kimliğini kullanamayacağını vurgulayan Eser, "Bu tavırla bir akademisyen duruşu değil, ancak cehalet örneğidir. Cehaletin tırpanı ile aklı, toplumsal hafızayı ve farklı kültürel kimlikleri biçmeye dönük bu yaklaşım, ayrımcılık, ırkçılık ve kafatasçılık üretmektedir. Resmi ideolojiden beslenen bu değerlendirmeler Alevileri ve Kürtleri üzmüştür" dedi.
"BÖLÜCÜLÜK GİRİŞİMİ"
Halaçoğlu'nun açıklamasının tarihi "ters yüz etmeye dönük" bir yaklaşım olduğunu ileri süren Eser, Halaçoğlu'nun açıklamasının aynı zamanda bir bölücülük girişimi olduğunu savundu. "Devletin resmi belge ve tarih arşivinden ırkçılık üretmek gibi bir misyonu üstlenmiş olmak, hukuksal açıdan bakıldığında bir suçtur" diyen Eser, "Toplumda önyargı oluşturmaya dönük bu açıklamaların durdurulması ve engellenmesi için Halaçoğlu'nun istifası değil, derhal görevden alınması gerekir" dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kazım Genç de yaptığı açıklamada, Halaçoğlu'nun derhal istifa etmesi gerektiğini belirterek, "72 millete bir nazar ile bakan Alevilerde, 'Kürt Alevileri' 'Türk Alevileri' 'Balkan Alevileri' gibi her hangi bir ayırım söz konusu değildir" dedi. Genç, şunları söyledi:
"Bilimsellikten uzak ırkçı söylemleri nedeni ile Halaçoğlu'nun bulunduğu TTK Başkanlığı'ndaki görevini sürdürmesi, kurumun itibar kaybetmesine neden olacaktır. Bu nedenle, Halaçoğlu, görevinden derhal istifa etmelidir."
DTP: "DEVLET SUSKUN KALMASIN"
DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, "Kürt sorunu, Türkiye'nin sorunu, hepimizin sorunudur. Bugüne kadar bu sorun, Parlamento zemininde çok açık tartışılma imkanı bulamadı" dedi.
Türk, partisinin ilk TBMM grup toplantısında, Türkiye'nin onlarca sorunu bulunduğunu, Parlamentonun da bu sorunları çözmeye aday olduğunu söyledi.
Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun sözlerini eleştiren Türk, "Bütün bu beklentilerimiz varken, Türkiye Tarih Kurumu Başkanı kalkıp ilime, ahlaka, siyasete aykırı söylemle ortaya çıkıyor. Kürt Alevilerin Ermeni dönmesi olduğunu söylüyor. Tarih Kurumunun Başkanı'nın, tarihten haberi yok. 1914'e kadar Ermeniler, herhangi bir baskıya maruz kalmamışlar. 1914-1915'lerde gördükleri baskı sonucu kimliklerini saklama ihtiyacı duymuşlar. Oysaki Kürt Alevi, Türk Alevi olarak değerlendirilen kesimler, 1570'lerde Yavuz Sultan Selim döneminde Uzun Hasan döneminde Alevilerin olduğu bütün tarihler biliniyor. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu bizzat mezhepsel çatışmalara taraf olmuş, içine girmiştir" diye konuştu.
Türk, Halaçoğlu'nun sözlerine ilişkin "Gerçekten bölücülüğü geliştiren, adeta kamplaşmayı esas alan ırkçı bu yaklaşım karşısında Hükümetin suskun kalmaması gerekir. Derhal görevden alınması gerekir. Bu tamamen kardeş halkları düşman ettiren, karşı karşıya getiren bir anlayış olarak değerlendirilmelidir" dedi.
SHP GENEL SEKRETER YARDIMCISI CİLASUN: "YUSUF HALAÇOĞLU DERHAL GÖREVDEN ALINMALIDIR"
Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) Genel Sekreter Yardımcısı Uğur Cilasun, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun "Sünni Kürtlerin Türkmen, Alevi Kürtlerin de Ermeni" olduğu yönündeki açıklamalarına tepki göstererek, "Yusuf Halaçoğlu derhal görevden alınmalıdır" dedi.
Cilasun, yaptığı yazılı açıklamada, Halaçoğlu'nun, açıklamalarının bilimsel bulgulara dayandığını savunduğunu hatırlatarak, "Türk Tarih Kurumu Başkanı'nın hangi bilimi kastettiğini bilmiyoruz ama 'bilim' olsa olsa ellerinde pergeller, ölçecek kafatası arayan Nazi antropologların bilimi olabilir" görüşünü savundu.
Halaçoğlu'nun biliminin günümüzün tarih, antropoloji, sosyoloji bilimleri ile çeliştiğini, temel insani değerlere de saldırı anlamına geldiğini ifade eden Cilasun, Anadolu'da binlerce yıldır halkların iç içe geçtiğini kaydetti. Cilasun, "Kürtleşen Türkmenler, Alevileşen Ermeniler olabildiği gibi Türkleşen Kürtler, Sünnileşen Aleviler de söz konusudur" dedi.
Cilasun açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Gerçek bir tarihçi, gerçek bir bilim adamı, insanların kimliğini 500 yıl önceki belgelerin değil, kişisel tercihlerinin belirlediğini bilir. Bir insan kendini ne hissediyorsa odur. Bunu bilmek için bilim adamı olmaya da gerek yoktur, çağdaş insan olmak yeter. Yusuf Halaçoğlu, derhal görevden alınmalıdır."
KAMER GENÇ: "HALAÇOĞLU BELGELERİ AÇIKLASIN"
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, "Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların Ermeni kökenli olduğunu gördük" diyen Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun iddialarına ilişkin belgeleri açıklamasını istedi.
Kamer Genç ANKA'ya yaptığı açıklamada, Halaçoğlu'nun, Kayseri'de düzenlenen bir sempozyumda "Kürt diye bildiğimiz insanların yapısal olarak Türkmen asıllı olduğunu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise Ermeni kökenli olduğunu gördük" sözlerine tepki gösterdi.
Halaçoğlu'nun, söz konusu araştırmaya ilişkin doneleri açıklaması gerektiğini ifade eden Genç, "Doneleri açıklasın. Türk Tarih Kurumu bu konuda çok tarafsız, insanları ikna edecek bir araştırma yapmışsa açıklasınlar verileri, herkes görsün" dedi.
İnsanları çeşitli ırklara ve mezheplere bölme anlayışının yanlış olduğunun altını çizen, Genç, "İnsanların değişik mezhep ve ırktan olması onların aşağılanmasına neden olamaz. Bizim için insan insandır. Ancak, bu söylemle Kürt kökenli Alevilere hakaret edilmek isteniyorsa, bu affedilecek bir durum değildir. Halaçoğlu'na hak ettiği cevap verilecektir. Biz bu konuda Halaçoğlu'ndan belgeleri açıklamasını istiyoruz" diye konuştu.
REHAN GÜNDOĞMUŞ: Bu işte bir yanlışlık var..
Yusuf Hoca'nın kasdettiği guruplar daha önce Muş'un bir tarafından kalkıp giden Ermeniler'in, diğer taraftan(Varto) kendilerine Alevi-Kürt olarak nitelemeleridir. Tarihte buna benzer durumlar olmaktadır.
Günümüzde kendilerini Pkk-Kürt ayrılıkçıları olarak niteleyenlerin Ermeni kökenli olanlarıda çokça görülüyor.
Aşağıdaki imzaları bir inceleyin. Abdullah Öcalan bir ifadesinde Ali Fırat ismini kullanıyor. Bir diğer davada ise (Hırant Dink savunma dilekçesi) Fırat Dink ismi kullanılıyor..
Birisinin adı Ali Fırat, diğeri Fırat Dink. Ortak paydaları ise Fırat.adı.
Bu ad konusunda daha önceleri de bazı örnekler görülmüştür. Örneğin 1956 yılında Dr. P. Rohbach ölünce DAG adlı Alman Ermeni Teşkilatı kapandı. Bu teşkilat 1972'de DAG adında yeniden açıldı. 1973 yılında ise ASALA Ermeni Terörü başladı. 1978'de Asala piyasadan çelince her ne hikmetse yerine Ali Fırat(Abdullah Öcalan) geldi..
Anlamadan, bilmeden, sormadan rastgele tepki gösterenlere küçük bir dip notu…
Kalın sağlıcakla
Rehan Gündoğmuş