Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığına kavuşan devletler içerisinde hem coğrafya olarak küçük hem de ekonomik güç açısından zayıf olan Kırgızistan'da, beş yıl önce Askar Akayev'in iktidarının sonunu hazırlayan "Lale Devrimi"nde rol alan muhalifler, bu kez de kendilerinin koltuğa oturttukları Kurmanbek Bakiyev'i iktidardan alaşağı ettiler.
Ancak, 24 Mart 2005 tarihinde Akayev'i iktidardan uzaklaştıranlar ile 7-8 Nisan 2010'da Bakiyev'i memleketi Calalabad'a kaçmaya mecbur edenler aynı kişiler olmakla birlikte, ülkedeki ayaklanmayı destekleyen ülkelerin farklılığı dikkati çekiyor. Nitekim, 2005'teki Lale Devrimi'ni Soros destekli sivil toplum kuruluşları ile yönlendiren ABD, o dönemde dile getirilen iddialara göre sadece 5 milyon dolarlık bir harcama ile Akayev'i devirdi ve yerine Kurmanbek Bakiyev'in gelmesini sağladı. Bakıyev'in ise, aynı aktörlerle ve yine bir ihtilal ile koltuğunu terk etmek zorunda bırakanın Rusya olduğu ileri sürülüyor.
Bağımsızlığının ilk yıllarında "demokrasi adası", "Orta Asya'nın İsviçresi" gibi sıfatlar verilen Kırgızistan, bu sıfatlarını, Askar Akayev ve ailesinin ülke ekonomisinden fazlasıyla nasiplenme yaklaşımları nedeniyle kaybetti. Bakiyev dönemlerinde de aynı durum yaşandı. Tek fark, "Akayev, ben halkımın üzerine ateş açılması emri vermem" derken, 7-8 Nisan 2010'da Bakiyev, "Lale Devrimi"ni kol kola gerçekleştirdiği mücadele arkadaşlarının üzerine ateş açılması emrini verebildi. Aslında bu noktada, ateş açma emrini, Ulusal Güvenlik Komitesi'nin başına getirdiği Canış Bakiyev'in verdiğini söylemek daha doğru olur ama sonuçta ağabey Canış Bakiyev'in de böyle bir emri, devlet başkanı olan kardeşine danışmadan verdiğini düşünmek saflık olur.
Konu biraz Akayev-Bakiyev karşılaştırması gibi oldu ancak, Kırgızistan'daki gelişmeleri anlamak için bu iki dönemi ve iki lideri terazinin kefelerine koymakta da yarar var.
2005'teki Lale Devrimi öncesi ülkede muhaliflere karşı çeşitli baskılar uygulandı, bazı faili meçhuller yaşandı ama ülkedeki ikinci devrim öncesi (ki muhalefetin taşıdığı mavi flamaları dikkate alarak ben bunun mavi devrim olarak adlandırmak istiyorum) baskılar çok daha fazla ve şiddetli oldu.
Bakiyev daha koltuğuna ısınmadan Devlet Başkanlığı Sarayı birçok kez farklı isimlerin taraftarlarınca işgal edilmek istendi. Bunlara Lale Devrimi'nde yer alan isimlerden eski milletvekili Erkin Bülekbayev, mafya lideri olarak anılan Rısbek Akmatbayev, yine Lale Devrimi'nin önemli isimlerinden olan ve devrimden sonra, ülkenin en büyük kömür yataklarına el koyan Nurlan Motuyev gibi isimleri örnek göstermek mümkün. Motuyev'in son dönemde Coomart Hareketini kurarak başkanlığına geçtiğini, Kırgızistan Müslümanlar Birliği eş başkanlığını yürüttüğünü de hatırlatmak gerekir.
7-8 Nisan'daki olayların ardından Bakiyev'i koltuğundan eden isimlerin hepsi bir zamanlar aynı safta birlikte yürüdükleri arkadaşları. Türk medyasında "Orta Asya'nın Demir Leydisi" olarak da anılan geçici yönetimin başbakanı Roza Otunbayeva, sadece Bakiyev döneminde üst makamlara gelen bir isim değil. Roza Otunbayeva, ilk devlet başkanı Askar Akayev tarafından ülkenin ABD'deki ilk büyükelçisi olarak atanmış, iki yıl sonra Dışişleri Bakanı olarak Kırgızistan'ın dış politikasına yön veren en tepedeki isim olmuş. Bilahare İngiltere büyükelçiliği, ardından da BM'nin Gürcistan Özel Temsilci Yardımcılığı görevlerine getirilmiş.
Bir felsefeci olan Roza Otunbayeva, 2004 yılında Gürcistan'dan döndükten sonra, Atajurt (Atayurt) Partisi'ni kurarak devlet başkanlığı seçimlerinde aday olmak isteyince, bir dönem Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan Medetkan Şerimkulov ile aynı kaderi paylaştı; yasalarda oynanarak, seçimlere girmeleri engellendi. Bunun üzerine muhalefet saflarına katılan Otunbayeva, kısa sürede sivrildi, Lale Devrimi'nin öncülerinden oldu. Devrimin ardından Kurmanbek Bakiyev tarafından Dışişleri Bakanlığına getirilen Otunbayeva, parlamentodan onay alamayınca bu göreve gelemedi ve bundan da parlamentodaki Akayev yanlılarını sorumlu tuttu. Ardından Bakiyev ile bağlarını koparan Otunbayeva, Lale Devrimi ekibinden ayrılan ilk isimlerden biri oldu. Muhalefete katılarak Sosyal Demokrat Parti'nin önde gelen isimlerinden biri oldu.
Eski Meclis başkanlarından Atameken Partisi lideri Ömürbek Tekebayev, Akayev döneminde ne kadar iktidara karşı muhalefeti ile tanındıysa, Bakiyev döneminde de bu özelliğini kaybetmedi. Her ne kadar kendisi güneyli olsa da ülkenin diğer bölgelerinde de sevilen bir isim.
Geçici hükümetin başbakan yardımcısı Almazbek Atambayev (Bakiyev döneminde bir süre başbakan olarak görev yaptı. Bu görevi sırasında makamında zehirlendi, Ankara GATA'da bir süre tedavi altına alındı), geçici maliye bakanı Temir Sarıyev, geçici içişleri bakanı Bolot Şerniyazov (Atameken Partisi lideri Tekebayev'in yardımcısı), geçici savunma bakanı İsmail İsakov (kendisi, Bakiyev döneminde de aynı görevi yürütürken, hükümetin bazı uygulamalarını eleştirdiği için görevden alınmış, ardından hakkında, kamu malını aile üyelerine kullandırtmaktan dava açılmış ve 8 yıl hapse mahkûm edilmişti). Bu isimler, Lale Devrimi'nde Bakiyev ile aynı safta yer alan, ülkeyi karış karış gezen isimlerdi.
Anılan bu kişilerin ortak özellikleri, sadece Lale Devrimi'nde aynı saflarda yer almaları, daha sonra Bakiyev tarafından dışlanmaları değil. Aynı zamanda, gruplar halinde veya peyderpey ABD'ye gitmeleri ve burada siyasi birtakım seminerlere katılmaları da ortak özellikleri arasında bulunuyor. Elbette bu listeye bazı isimleri de eklememiz gerekiyor.
Sonuç olarak, Soros'un finanse ettiği, ABD'nin örgütlediği çok sayıda sivil toplum kuruluşu (ki yaklaşık 5 milyon nüfuslu ülkede 3 binin üzerinde farklı sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor) 24 Mart 2005'teki Lale Devrimi için köy köy, ilçe ilçe, şehir şehir zemin hazırladı. Dönemin Amerikan Büyükelçisinin de bu tür gezileri ihmal etmediğini, ülkenin en ücra köşelerine dahi gittiğini hatırlatmakta yarar var.
İşte Soros fonlu sivil toplum kuruluşlarının Ukrayna'dan başlayıp Gürcistan'a oradan da Kırgızistan'a sıçrattığı renkli devrimlerin sonunun geldiğinin bir başka göstergesi, 7-8 Nisan 2010'daki ihtilal. Bunun ilk adımı ise kansız bir şekilde, yine renkli devrimlerin ateşinin ilk yakıldığı yer olan Ukrayna'da atıldı. Ukrayna'da geçtiğimiz aylarda yapılan devlet başkanlığı seçimlerini ABD'nin desteklediği Yuliya Timoşenko yerine Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç kazandı. Kırgızistan'da ise bu değişim biraz kanlı oldu. Ama sonuç itibariyle en büyük suçu ABD'nin ülkedeki askeri hava üssünün kirasının yükseltilmesini istemek olan Askar Akayev'i deviren ve iktidara Bakiyev'i taşıyan Washington, yeni ihtilal ile yine mevzi kaybetti. Bir dönem seminerler, kurslar vererek, yöneticilik eğitimi imkanı sağladıkları isimler ABD'yi terk ederek, Rusya'dan destek aldı ve zamanında kader birliği ettikleri yol arkadaşlarını iktidardan alaşağı ettiler.
Şimdilik Kırgızistan'da geçici yönetim kuruldu, altı ay içinde seçimlere gidileceği açıklandı ama hala birtakım noktalar netleşmiş değil. Koltuğunu kaybeden ve memleketi Calalabad'a kaçan Bakiyev, devlet başkanlığını bırakmadığını açıklarken, devlet başkanı olarak geçici hükümetle görüşebileceğini söylüyor. 2005'te güneyden başlayan devrim hareketi 2010'da kuzeyden gerçekleşirken, Bakiyev'in, taraftarlarını toplayarak başkent Bişkek'e yürüyeceğine yönelik bilgiler de gelmiyor değil. Ancak, geçici yönetim içinde başta Ömürbek Tekebayev olmak üzere güneyli isimlerin de bulunduğunu dikkate aldığımızda, bu senaryonun gerçekleşme yüzdesi biraz düşük kalıyor. Ayrıca, ordu içinde de sevilen ve Bakiyev tarafından mahkum ettirilen eski savunma bakanı İsmail İsakov'un, cezaevinden çıkartılarak geçici yönetim savunma bakanlığı koltuğuna getirildiğini da hatırlatmalıyız.
Kırgızistan'daki yeni devrimin Rusya'nın desteği ile yapıldığından söz ettik. Gerek geçici yönetimin başkanı Otunbayeva'nın "Rusya'yı kilit öneme sahip stratejik ortak olarak gördüklerini söylemesi ve bu ülkeden mali ve stratejik destek istediklerini" açıklaması, gerekse, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ile başbakan Vladimir Putin'in, Otunbayeva'yı arayan ilk isimler olması ve yeni hükümetin başbakanı olarak görüşmeleri, düşüncelerimizi doğruluyor.
Bakiyev yönetiminin devrilmesinde Rusya'nın rol oynadığını bizzat açıklayan bir isim olan Ömürbek Tekebayev'in Kırgızistan'daki Amerikan üssünün süresini kısaltabileceklerini açıklaması ise Washington için bir şok oldu. ABD Dışişleri Bakanlığı da, "Amerikalı bir diplomatın Kırgızistan'da geçici hükümetin başbakanı Roza Otunbayeva ile görüştüğü ve sükûnet çağrısında bulunduğunu" açıklarken, bakanlık sözcüsü Philip Corwley, yaptığı açıklamada Otunbayeva'yı muhalefet lideri olarak niteledi ve Kırgızistan'ın yöneticisi olarak tanımadıklarını bildirdi. Corwley, 11 Nisan'da yaptığı basın açıklamasında ise, Otunbayeva ile görüşen Dışişleri Bakanı Clinton'ın, ABD'nin Afganistan için ikmal üssü olarak kullandığı Manas havaalanıyla ilgili olarak eski anlaşmalara sadık kalınacağına dair söz alındığını belirtti.
Bu gelişmeler dahi, ülkedeki ayaklanmanın destekçisini gösteriyor.
"Lale Devrimi"nin "Mavi Devrim"e dönüştüğü Kırgızistan'da belirsizlik hala devam ediyor. Koltuğunu kaybeden Bakiyev'in yeniden Bişkek'e dönebileceği şimdilik meçhul. Geçici yönetimin, çok sayıda hukuksuz uygulamaların hesabını sormayı planladığı ve istifasını istediği bir devlet başkanına, koltuğunu iade etmeyeceği kesin. Ancak geçici yönetim için Bakiyev, yapılacaklar listesindeki ilk iş değil. Öncelikle başta başkent Bişkek olmak üzere ülke genelinde asayiş ve güvenliği sağlamak, yağmaları önlemek, ardından da henüz tam olarak ele geçiremedikleri ülkenin güneyindeki Oş ve Calalabad kentlerinde yönetimi ele geçirmek.
Bir zamanlar "demokrasi adası", "Orta Asya'nın İsviçresi" olarak nitelenen Kırgızistan'da suların bir an önce durulması, iktidar kavgalarının sona ermesi ve ülke kalkınmasına yönelik hamlelerin gecikmeden başlatılması, dost ve kardeş Kırgızistan'ın sıkıntı ve sorunlarını çözüme kavuşturması, bunun için de Türkiye'nin üzerine düşeni yerine getirmesi dileğimizdir.
Bir başka dileğimiz de Ankara'nın, Kırgızistan dahil tüm dünyada gerek girişimci, gerek iş adamı, gerek öğrenci, gerek kamu çalışanı olarak bulunan vatandaşlarımızın sorunlarına daha gerçekçi bir şekilde eğilmesidir.
Umarım bu dileklerim gerçekleşir.
Yücel Serhatlı
bilgi@globalyorum.com