Onca zorluktan sonra kendi Strazburg'un Evrupa AİHM meydanına atabildim. Günlerden cuma'dan soraki gün. Ben diyeyim Cuma ertesi, siz deyin Samedi. Medan sğuk kimse yok. Bekle bekle heykel olduk. Bizi tanıyanlar çıktı. Hocamızı Şu eşekten indirip bir Lamburcini'ye bindirsek diyenler oluyordu. Fransızlar ise kendi markalarını öne sürerek Reno veya pejo araabalarının reklamı için beni Brüksel'deki Araba fuarında manken kızlar gibi , konu mankeni yapmak istiyorlardı. Ben bu oyunlara gelirmiyim. Yarın öbürgün diyecekler ki, bak arabayı değiştirdin, bir de buradan eli ayağı düzgün doksan – yüz yaşında bir madam bulalım demiyecekleri ne malüm ? Hayat değişikliği önce araba, sekreter değiştirmekle başlarmış. Ben eşeğimden, uşağımdan memnunum. Kimse benim özel hayatıma girip mangırazin haber yapmasın. Burdan beni evlenmezsem yarın seçimlerde – Nasi bana sulannma' diye bir de bizi madara eden haberler yapabilirler. Ey Nasrettin titre yalnız soğuktan değil, karşılaşacağın olaylardan demek istedim.
Hava soğuk. Bu meydanda nasıl para kazanırım da geçimimi sağları? Kavalımı elime aldım. Gelen geçen beş on evrolarından atmaya başladı. Sanki kavalımın büyüsüne kapılmışlardı. Hasılatım yeter diyerek kavalımı yerine koydum. Fakat her gün aynı saatlerde toplanan insanlar arasında her ırktan insanlar geliyor ve dinliyordu. Yakınıma geliyor , dokunmak istiyorlardı. Cazip, karizmatik yapım Alamanların bile dikkatini çekmişti. Çoğu bayan izleyiciler kavalın büyüsüne kapılmıştı. Dokunulmaması için birinci derece de securty sistemi ile belimdeki kuşakta saklıyordum.
Yoğun kalabalığın dağılmasından sonra polisler geldiler. Baktılar bir heykel. Garip bir sanat eseri. Yarı metal,yarı diri. Eşeğe ters binmiş, biri. Soğukta donmasa bari. Uzatalım bir duble Campari dediler. Pekmezden içtim. Kendime geldim. Adamlara dedim. Sarkozi... Onlar anladılar ki çok vermişler narkozi. Yok dedim. Bana Sarkozi lazım. Selanik'ten geçerken, namı diğer Arun Efendi selam söyledi. Bir de küçük hediye verdi. Bunu torunum Nikolas'a veriverin dedi. Polisler hemen konuyu anladı. İşi tatlıya bağladı. Paketi ne olur olmaz diye açtılar. İçinden bir terazi çıktı. Bu terazi hem ticaretin, hem de adaletim sembolüydü. Dededi Arun Efendi Osmanlı'nın ekmeğini yemiş. İstanbul'da tahsil görmüştü. Torununa da İspanya'dan yıllar önce kovalanıp geldiğini belirten ve Osmanlı sayesinde bu günlere geldiğini bildiren bir not eklemişti. Ol haber üzerine Sarkozi durumu yeniden değerlendirmek istedi.Seçmenlere çok vaadlerde bulunmuş. Fransız Dövletinin en yukarı katına çıkmış bir insandı.Hatta Osmanlılar şöyle böyle yapmışlar diye bir de yasa için uğraşmıştı. Seçmenleri mi kaybetsin, yoksa dedesinin öbür dünyada yerin altından gelen sesine mi kulak versindi.
Aldı sözü Sarkozi: Lö Ben politikacıysam lö eğer la yerinde durmaz lö bu semer.La Bu gün şöyle, lö yarın böyle. La durumdan lö vazife çıkarırız pa(s) olur biter. La Sonra benim lö bu ara gönül işlerim var. La Sizin işlerinize kesköse zaman mı var? Türkiye olsa ya da olmasa ne yazar? Sö la memeşoz. La önemli olan aşkımız. Lö bizde artık şaşkınız. Bana Fethiye'de on gün bleu tour. O sene tam üyelik için la sorun yoktur. Sesa...
Gelelim benim durumuma. Belçika'nın Anveres'inde 0090 festivali varmış. Davetiye göndermişler. Yoğrt festivali olsa gelirdim. Benim yerime Hüsnü gitsin. Ben kavalı burda çalıyım. O da orda çalsın.
Hele bir de pazar ertesi günü gelse. Daha gelmedi. Uzun ve soğuk geceler diğerlerinden uzun oluyor. İsterseniz kışın bir deneyin. Hatta ışık olsun diye bir mum yakmışlardı. Oradan geçenler : - Hoca mumla ısınıyor, donmaz dediler. Hadi birde siz ısının bir mumla. Yook yanaşmazlar. Benim mumla kazan kaynatma hikayesini hepsi okumuş.
Dosyalar koltuğumun altında. İçinde ne var. İçinden herbişey çıkabilir. Beni Muhteşem Süleyman zannederlerdi ama ah benim karakaçan değil de bir atım olsaydı. Benim zamanımda İMF olmadığı için borçlandıkça borçlanılmıyordu. Onun için bütçemize göre satınalıyorduk. Hele bir Küheylan atım olsaydı altımda. Breh brehh..
Herkes bütçesine göre idareli harcardı. Her cebinden bir banka kartı çıkmadığı gibi. İçmeye ayranı olmayan tahtırevana binmezdi. Eğer biz de o zamanlar bu devleti borç batağına soksaydık. Bize kimbilir neler derdiniz ?
Sabah olsa da şu AİHM'nin kapuları açılsa. Ben açıl susam açıl dedim amma.. Ya bu kapılar bizi anlamıyor. Ya biz yanlış kapıya gelmişiz.
Haydi, gününüz hayrola, evinize neşe dola...