Bu ara, küpecik dipli kainatın velveleli günleri içindeyiz. Millet asabileşmiş. Kimse kimseyi kasşımıyor ve de yük olur diye taşımıyor. Politkacıların da oy isteyen gülümsemiş afişlerini görmezsek gülümsemeyi unutacağım. Hey ahali nereye gidiyorsunuz ? diye soracak olsam, alacağım cevap cennetin karşı tarafına olacak. Zaten odunlarını sırtına sarmış. Heyheyleri üstünde alemin. Böyle bir eşrefi mahluka geç aslanım geç demekten başka çare yok. Alemin alemini uzaktan sevreylemek de elem verir oldu. Kürrenin ve zerrenin ol zaman için ve dışında yuvarlanıp gidiyoruz. Bastığımız yerler toprak deyip geçmiyoruz. Evropa'da mayına rastlamasak da İkinci Cihan Harbi'nden kalma patlamamış bombalara çarpabiliriz.
Destuuuur. Bismillah...
Avrupa'da seçimler var. Adaylar iyi uyum sağlamışlar. Resimleri boy boy. Dertleri oy oy. Oy verelim mi desek. Cevapları ben istemem ama yine sen yan cebime koy. Şöyle benim istediğim oturaklı bir aday göremedim. Çağırsalar beni Parlemento'ya gitsek, ziyaret etsek. Yok dedirtirler. Cepleri akrepli. Bıyıkları ya terlememiş ya da Evroplalı olacağız diye kökten kazıtmışlar canım Osmanlı bıyıklarını Sarayın Enderun Mektebinde okuyan leventlere dönmüşler. Cön Türklerin bıyıksız ve fessizleri de diyebiliriz . Zaman içinde cöntürk veya böntürk ya da bonturc olduklarını anlayacağız. Şu var ki on yıldır seçilenden ne gördük ki bu temsilci adaylarımızdan ne göreceğiz ?
Bir çokbilmiş dedi ki:- Ya hocam kırk yıldır tanırız seni yoğurt yerken anarız seni. Heykelini Avrupanın orta yerine diktik. Şimdi Amerikan soapları ile gülüyoruz, senin fıkralarından bıktık.
Bu arada en çok işi götüren medyatik firmaları oldu. Çok yağ ürettiler. Yalnız zemin oldukça kaygan. Kimlerin parasını alıp ayağını kaydırttırıverecekler göreceğiz. Ayağı kayanlar diğer seçimi bekleyecekler. Yenilen pehlivan güreşe doymaz. Güngöbek oluncaya kadar adaylarımız seçilme şanslarını kullanacaklar. Avrupa'da hava bulutlu olduğu için güngöbek olmadıklarını söyleyecekler. Güneşi mi yoksa teneşiri mi görünceye kadar bu yarış devam edecek. Hadi hayırlısı...
Bizim Karakaçan ile Hollanda'dan Evropa'nın başkentine geçtim. Ne gümrüğe ne mayına rastladım. Bizim merkep ormanlık bir alandan geçti. Askerler Dılo dılo yaylalar demiyordu. Tek kale tepük topu ounuyorlardı. Oradan Zaventem'e doğru giderken bir ihtiyara rastladım. Tevellütü bayağı eskiydi. Askerliğini benden önce mi sonra mı yapmış bilmiyorum. Bavullarını indirmiş. Espanya uçağını bekliyordu. Beni Konya'ya maça gittiklerinde Akşehir'den geçerken heykelimi görmüş. Tanıdı. Bana Fenerbahçe'de ilk onbire çıkaracak değil ya. Selamlaştık. Sevinçli mi desem değildi. Üzüntülü mü desem hiç değildi. Türkiye'den bavulları avrolarla doldurmuş yola koyulmuştu. Ne olcak bu Fener'in hali ? Manyana dedi. Yarına kaldı.Olacak iş değil. Yarım saate kalmaz Espanya'ya uçardı. Bir de beni bir gün işimden, gücümden edecek. Feneri bir yıl oyaladı. Ah Dede Vah dede sen ne adammışsın breh. Andrea Doria 'yı geçtin. Boğazda tıkındın, bavulları doldurup gittin. Akıllanan akıllanmışmıştır. Akıllanmayan ise bu yazımdan dolayı a kıllanmıştır.
Hava alanına gelmişken bir-kaç günlüğüne vatanıma uçmak istedim. Pasaportum ile bir hadise çıkarmak istemedim. Günü dolmuş. Beni bilet almadan uçağa bindirip gönderecekler. Karakaçan kargo ile gelecek.
Görevliler kızgın. Eşeğimin yarıs metal olduğunu görünce sordular. Ben de Hormonlu otlardan oldu. Dedim. Vış dediler. Eşeği yokladılar. Demir gibiydi. Hatta ileri gidiyor ve DNAsı bozulmuş otlardan yemesin diye Çüş dediler. Burasının her yeri mayın.Topraklar asbestli, havalar karbonlu, mektuplar şarbonlu , domuzlar grip olunca insanlar hapşırıyor. Ellerini beş vakit yıkamadıkları için dünyanın her yeri hastalıkları buraya gel diye davet ediyor. Elinizi uzak tutun. Sabun ile köpürte köpürte yıkayın. Sonra havluya silin. Domuz gribinin hakkından gelin.
Engürü Havaalanı Esenboğa çoook güzel olmuş. Bir vasıta ile mebusların toplantısına katıldım. Öğretmenler yardımcı oldular. Yeni bir kitap . Bu gece bitir. Yarın bana getir. Madem emekli albaysın. Gelin biz de Harran -Keban gezip gelelim.
Menciliste geç saatlere kadar oynadılar. Eğlendiler.Yorulunca akılları başlarına geldi.Meclis'in önünden geçtik. Mayın yassı çıkarıyorlarmış. Bu yasa çıkınca mayınları ben karakaçanımla temizleyeceğim. Bu topraklarda merkebime hormonsuz gıda vereceğim. Mayın lar patlar mı patlamaz mı bilmem . Bu mayın işi bizim başımıza pahalıya patlar.
Mayın, sayın, dayın, hayın, kayın,yayın,tayın, yayın. Yiyin hayınlar yiyin. Tıskırıncaya kadar yiyin.
Recep Cırık 0:51 4/06/2009 Gent.
recep@cirik.be