İlkokulu Umurbey`de okudu.
1955`te Demokrat Parti`ye (DP) kaydolarak siyasal yaşama girdi.
1961-1967 yıllarında taşeron olarak çalıştı.
1968`de muhtar seçildi.
1973 yerel seçiminde, kendi ifadesine göre Celal Bayar`ın isteği üzerine Demokratik Parti`den (DP) belediye başkanlığına aday oldu ve kazandı.
Daha sonra Adalet Partisi`ne (AP) geçti.
1977`de ikinci kez belediye başkanı seçildi.
Kendisini çok seven ve kollayan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel çizgisinden asla ayrılmadı. "12 Eylül 1980 Darbesi" `nden sonra askeri yönetim tarafından görevden alındı.
1989`da bu kez Doğru Yol Partisi`nden (DYP) aday oldu ve üçüncü kez seçildi.
1994`te aynı partiden bir kez daha aday olduysa da seçilemedi.
Bildiğim kadarı ile Süleyman Demirel’in vefatından sonra kendisini boşlukta hissetti, yalnız kaldı, bocaladı.
En büyük yanlışı kendi vefatına kadar, yaşı ve şartlar ne olursa olsun, Umurbey’de belediye başkanı seçilebileceğini sanmasıydı.
Bu yüzden siyasi bir inatlaşmaya girdi.
MHP’ye kaydoldu.
ANAP’lı adayın seçilmesini önleyemedi.
Anılarını anlatmayı ve dinletmeyi çok severdi.
Benim hiç tanımadığım Çerkez Hüseyin dedeme olan sevgi ve saygısından dolayı beni de çok sever ve anılarını dikkatlı kulaklarıma iştiha ile anlatırdı.
Ben de kendisine eleştirilerimi dobra dobra anlatırdım ve bu onun çok hoşuna giderdi ve sık sık «Ulan Çerkez Hüseyin, sen yokmusun sen!» derdi.
***
Ben hiç onunla partidaş olmadım.
Ama sık sık beraber sohbet ederdik.
Bu sohbetlerimiz yüzünden beni de onun partisinden sanarlardı.
Bu sanma yüzünden haksız, yersiz ve densiz yakıştırmalar da duyardık…
Ama umursamaz ve sohbetlerimize aynen devam ederdik.
***
Sanıyorum 1995 yılıydı ve ben ilk kez Nissan Sunny marka özel otomobilimle Belçika’dan Umurbey’e gelmiştim.
5 Temmuz 1995 günü gece ssat 01 sularında bir trafik kazası yaptık.
Karşı yönden gelen bir araç ile sol farlarda çarpışmıştık.
Arabam hurda yığınına dönmüştü, zararım büyüktü ama Allah’tan ölü yoktu.
Çarpışma sırasında benim arabada toplam dört, karşı yönden gelende ise iki kişi vardı.
Çarpışma esnasında direksiyondaki benim ve sağımda oturan Pars ağabeyin dirsekleri çarpışmış, benimki darmadağın olmuş, onunkinin sivri ucu biraz kırılmıştı.
Uzatmamak maksadıyla birçok detayı hızla geçiyorum.
İşın en çirkin yanı kazadan hemen sonra olayın duyulması ve «Trafik kazasında dört DYP’li gebermiş» dedikodusunun yayılmasıydı.
Halbuki hepimiz birkaç saat sonra, ilk tedavilerimiz akabinde, sağ salim evlerimize dönmüştük.
***
Yarın 12 Eylül 2015.
12 Eylül askeri darbesinin en önemli yansımalarından biri de Celal Bayar’ın doğduğu köy olan Umurbey’de seçmenlerin ANAP ile birlikte karpuz gibi DYP-ANAP olarak ortadan ikiye bölünmesidir.
Ben o kadar çok bilmişliğime rağmen yarımlar arasında bir nitelik veya sosyo-ekonomik ilişki kuramıyorum.
Fark göremiyorum.
Onlardan biri olarak insanlarımızı tanıyor ve seviyorum.
Yani gerçek bir Umurbey’liyimdir, evvel Allah!
Sanıyorum merhum Pars ağabeyim bu olgunun farkındaydı ve yıllardan beri yurtdışında yaşayan eğitimli bir delikanlının Umurbey’den (veya Umurbey’lilikten) kopmamış olması onun çok hoşuna gidiyordu.
6.10.2014’te eceliyle vefat etti.
Umurbey Mezarlığına defnedildi.
Allah rahmet eylesin!
Yakup Yurt ©
Umurbey-Gemlik, 11.09.2015