Haberin yayım tarihi
2015-03-15
Haberin bulunduğu kategoriler

SAĞ-SOL BİTMİŞ, TAVUK PİŞMİŞ, SÖMÜRÜ HİÇMİŞ..

Jacques Attali benim uzun zamandan beri çok önemsediğim Fransız bir aydındır.

Kendisi 1943 Cezayir doğumlu olup, 1981-1991 yılları arasında Fransa’nın sosyalist (sosyal demokrat) Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın özel danışmanlığını, 1991’de BERD (Avrupa Bankası) Başkanlığı yapmiş, çok yönlü, son derece üretken bir deneme yazarı (50’yi aşkın) ve halen birçok dergide köşeyazarlığı yapan bir yazardır.

Abonesi olduğum haftalık dergi Le Vif/L’Express’te Perspectives köşesi onundur.

Bu haftaki 3323 n° lu sayının 51.sayfasında «Penser Autrement la Droite et la Gauche-Sağı ve Solu Başka Türlü Düşünmeli» başlıklı, ilginç bir analiz yazısı yazmış…

***

Makale dikkatimi çekti, dikkatle okudum, kendi geçmişimi, eğitımimi, inançlarımı ve değerlerimi sorguladım ve üstte kullandığım garip başlığı uygun buldum.

***

Makale Fransa örneğini ele alsa da, sorun daha geniş kapsamlı, hatta evrensel…

Yaptığı haklı tespite göre yapılması gereken acil çözümler konusunda zihinler bulanık.

Ona göre dünya değişsede siyasi partiler bunu dikkâte alıp, programlarına dahil etmiyor.

Pratik doktrinden önce geliyor ve doktrin pratikten doğuyor…

Her zaman olduğu gibi bir yanda güçlüler, diğer yanda zayıflar var…

Bir yanda fakirler kendilerine kızsın diyenler, diğer yanda fakirlerin geleceği iktidara gelmelerine bağlı diyenler…

***

Bu evrensel sabitlere göre, sınır kaymaları yaşanmaktaymış!

Sağdakiler zayıflatmak yerine Devleti güçlendirmeyi önerirlerken, soldakiler rantlar sistemini dağıtmayı, parçalamayı öneriyorlarmış!

Özellikle Avrupa’da sağ ve sol muhafazakârlar değişime direniyor, «eskiden herşey daha güzeldi» diyerek statükoyu savunuyorlar.

Bunu da ideolojileri ve teknolojileri en fazla belirleyen bireysel özgürlük kavramına bağlıyorlar…

Eski ikiliği yok etmeyen ve onun üzerine eklemlenen bu yeni ikilem kavramı hareket isteyenlerle, satükoyu savunanlar, göçebelerle, yerinde kalmayı sevenler arasında, bir yandan aşırı sol ile aşırı sağ ve merkez sol ile merkez sağ arasında infilaki yakınlaşmalar yaşanıyormuş!

***

Jeopolitik alanda, ulusların sınırlarını sık sık sorgulayan halklar her geçen gün artmaktaymış!

Bu saptama savunma alanında da geçerliymiş, zira silahlı kuvvetler başka uluslarla savaşmak için kuruldukları halde çoğu zaman toprağı olmayan düşmanlarla uğraşmak zorunda kalıyormuş!

Bu durum her geçen gün biraz daha göçebe, elastik, geçici, değişken hale gelen ekonomi alanı için de geçerliymiş!

Dünü geleceğe tercih etmek mümkün olsa da gelecek geçmişi, burada kendisine izin verilmeyen göçmen yeniliği arar bulur, yerinde kalanı her zaman dövermiş!

Ona göre, risk almaktan kaçınmak yerine, gençleri risk almaya hazırlamak gerekirmiş!

O nedenle Devlet hem korumalı hem de teşfik etmeliymiş; yani hem güvenlik, hem de esneklik artmalıymış!

Her zaman olduğu gibi ve ya’dan daha iyiymiş!

Ve şu anda en ileri sosyal demokrasiler kalkınma için bu fedakârlıklara katlanıyormuş!

Bu zor ve devasa görevi gerçekleştirmek için güçlü bir Devlet gerekliymiş!

Bu güçlü Devlet eğitim, sağlık, konut ve sanata katılım alanlarında eşitlikçi bir toplum yaratan kamu harcamaları yapmak zorundaymış!

Yani liberalizmin ve sosyal demokrasinin en iyi yanları harmanlanmaktaymış!

Bu değişimde kaybedenler ranttan geçinenler, yani imtiyazlarını kaybetmek istemeynler ve gençleri terk edenler kaybedeceklermiş!

Zamanında yapılması gerekenleri yapmayanlar aşırıların kollarına düşerlermiş!

***

Bu makale bana bir kâbus gibi geldi…

Sevdiğim biri gelse de beni derin uykudan uyandırsa…

Bana rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın «Faso, fiso, geç bunları geç!» sözleri aklıma geldi!

Aklı başına biri gelse de bana bugüne kadar aldığım yirmi üç yıllık eğitim ve otuz iki yıllık mesleki yaşamımda edindiğim belgi ve deneyimleri yanlış olduğunu, bu yaşıma kadar bana niçin yalan söylendiğini anlatsın!

Özel mülkiyet-kamu mülkiyeti, vatan, millet, bayrak, şehit, gazi, istiklâl marşı, tam bağımsızlık kavramlarının palavra olduğunu, tek gerçeğin sermaye olduğunu, insanların ve emeğin de meta değerinde olup alınıp, satılıp, kiralanabileceğini, yer değiştirebileceklerini, bizlere Devlet Baba olarak öğretilen yapının fonksiyonunun bu görevin taşeron işçisi olduğunu lütfen anlatsın!

Merak etmesin, ben saf bir Anadolu çocuğuyum, kolayca inanırım.

Özellikle benden çalınan ömrümün sonuna doğru…

Yakup Yurt

Brüksel, 14-03-2015

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.