Gökhan Taşdeviren/Sakarya
SAKARYA YERLİ OTOMOBİL İÇİN BÜYÜK ÖLÇÜDE ŞANSINI YİTİRDİ
Uzun zamandır kamuoyunu meşgul eden Yerli Otomobil Projesi ve Sakarya konusunda ilimiz için kötü bir gelişme oldu. Sanayi Bakanı Sayın Ergün’ün Bursa Yenişehir’de 2,5 Milyon Metrekare arazi tahsisinin gerçekleştirdiğini açıklaması bende ve bu işi takip edenlerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
BURSA YENİŞEHİR’E ARAZİ TAHSİSİ NE ANLAMA GELİYOR?
Bursa otomotiv sektöründe Türkiye’de ve dünyada sayılı illerden birisidir. Yerli Otomotiv Projesi’nde Bursa’dan teknik olarak bir adım öndeydik zira Bursa stratejik planında yeni bir otomotiv üretim fabrikası için yer olmadığını ve şehrin yeni bir fabrika alanını ve trafiğini kaldıramayacağında mutabık olunduğunu biliyorduk. Yıllık 200.000 adet ve üzeri bir fabrika için mevcut alan ve yollar bu yükü zaten kaldıramazdı.
Ancak otomotiv test merkezi için durum farklı, Sakarya Karasu ve Pamukova bölgesinde önerilen iki arazi test koşullarını sağlayacak özelliklerde iki araziydi. Bu test merkezi için her yerde istenilen özelliklerde arazi bulmak kolay değildi ve bunun için birkaç aday vardı.
Test merkezinin bir ile gelmesi o şehrin bundan sonra ABD’nin Detroit’i olması anlamına geliyor. Mevcut otomotiv üretimi Bursa için yeterli bir kültür seviyesi kazandırmış olmakla birlikte AR-GE ve inovasyon konusunda bizi bir yere götürmedi. Zira biz çok kaliteli ve hızlı montaj, boya, talaşlı imalat, sac pres imalatlarını gerçekleştirmekle beraber motor, elektronik sistemler, yakıt sistemleri üretimi, testleri ve komple test konusunda yol alamadık. Yani yeni bir modeli baştan sona tasarlayıp, prototiplerini yapıp sonra bunları uluslar arası test koşullarında sınayacak alt yapımız oluşmadı. Test merkezi bunun için çok önemliydi, eğer bu Sakarya’ya yapılırsa Yerli Otomotiv Projesi mecburen Sakarya’da yapılacaktı. En azından bütün test, AR-GE, tasarım, tip onay, EC regülasyon, homologasyon ve patent konusunda çalışanlar uzun süreler Sakarya’da çalışmak zorunda kalacaktı.
SAKARYA ÇAĞ ATLAYACAKTI
Dünya’da test merkezi olan şehirlere baktığımız zaman hepsinin dünyanın en önemli otomotiv ve sanayi şehirleri olması yanı sıra AR-GE, inovasyon ve patent konusunda da bir numara olduklarını biliyoruz. Nevada, Amsterdam ve Münich’te bazı otomotiv firmaları kendi test sahalarını kurmuş bulunuyorlar. Amsterdam’da DAF Trucks’ın motor test laboratuarlarını gezdim, Münich’te BMW laboratuvarını gördüm. Avustralya Perth şehrinde beş farklı test merkezi olduğunu biliyorum. Bunlar dünyada lider şehirler…
Bilim insanları, test uzmanları, marka-patent mühendisleri, İtalyan, Alman, Fransız mühendis ve uzmanlar, Renault, Fiat, Toyota ve Ford yetkilileri, Iveco, Mitsubishi ticari araç uzmanları Sakarya’ya akın etmek zorunda kalacaklardı. Önce otellerde kalacak sonra daha uzun süreli test prosedürleri denenecek zamanla bu insanlardan bazılar şehrimizde ikamet edecekti. Belli firmalar küçük ölçekli test merkezlerini kuracak, Türk mühendisleri ile birlikte çalışılacak Sakarya’ya hem yerli hem de yabancı uzmanlar gelecekti.
Şimdi hem bu kültür transferinden olduk hem de bana göre Yerli Otomotiv Projesi Sakarya için maalesef bitmiş oldu.
KİM SUÇLU?
Her olayda bir suçlu aramak kültürümüze yerleşmiş, öncelikle konuya bu açıdan yaklaşmayacağımı okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Ama yeterli çabayı göstermeyenlerin kamuoyunca malum olduğunu bilmekle beraber biraz kritik yapmakta yarar görüyorum.
Bana göre SATSO bu konuda niyet olarak aklanmıştır. Başkan Kösemusul bu konuda yeterli bilgiye ve desteğe sahip olmamakla birlikte yoğun çaba göstermişti ancak yanında bu konuya özel donanımlı bir ekip olmadığı için niyeti son derece iyi de olsa niyetten icraata dönüşemedi. Kendisinin en büyük çabayı gösterdiğini söyleyebilirim ancak en büyük çaba koskoca Sakarya’ya baktığımızda yalnız kalmış bir çaba olarak kaldı.
Milletvekillerinden hiç destek gelmediğini söyleyebiliriz. Muhalefet milletvekillerini eleştirirsek zaten haksızlık yapmış oluruz. İktidar milletvekilleri ise her stratejik konuda olduğu gibi bu konuda da eyleme geçemediler. Satso’nun çabasına destek olmadılar. En azından kamuoyunda böyle bir şey duymadık. Valilik, Rektörlük desem bazı okuyucularım ne alaka diyebilir, bu bir ekip işi dersem belki daha iyi anlaşılır.
STK’lar ise konunun farkında bile olmadılar. Bundan iki yıl önce bir grup profesyonel olarak Satso’ya sunum yapmış ve bu konuda ciddi bir çalışmayı dosya olarak vermiştik. En azından ben kendim ve arkadaşlarım adına müsterihim.
Toyota ve Otokar ise konuyu duymazdan geldiler.
Büyükşehir konuya çok kısa bir dönem hariç hiç asılmadı.
Karasu Belediyesi vitrine çıktı, muhalafette olduğundan mıdır nedir, sesini duyan olmadı.
Pamukova Belediye Başkanı Keser ise hangi partiden tekrar aday olacağını düşündüğünden midir nedir, en büyük misyonu olması gereken konuda kılını bile kıpırdatmadı. Oysa 1999 yılından bu yana OSD (Otomotiv Sanayicileri Derneği) ki Türkiye’de başbakan tarafından muhatap alınan köklü bir dernektir; Pamukova’dan başka bir yer olmaz deyip duruyor, raporlarında bunun mücadelesini veriyordu. Sayın Profesör Ercan Tezer bu test merkezini belki ekonomik kriz olmasaydı 2000’li yıllarda kurulması için hükümeti ikna edecekti. Nereden mi biliyorum? O yıllarda Koç Holding mensubu olarak OSD komite toplantılarına katılıyor ve hazırlanan raporları biliyordum da….
STRATEJİ HER ŞEY, OPERASYON HİÇ BİR ŞEY
Özetle strateji yoksa operasyondan bir şey kazanamazsınız. Yani bir bakarsınız daha ucuz ve kabul edilebilir bir üretim tesisi Polonya’da açılır ve Sakarya’daki Toyota operasyonları oraya kayar. Tıpkı İtalya’daki üretimin , Fransa’daki üretimin aynı sebeplerden Bursa’ya kayması gibi. Tıpkı Ford’un hikayesi gibi… Ancak test merkezi olan şehirler her zaman yeni modelleri üretir. Bunların ilk seri imalat aşamalarını ve ekonomik ömürlerinin belli bir kısmını test merkezi yakınındaki üretim tesislerinde gerçekleştirdikten ve her şeyi garanti altına aldıktan, yeni modeli tam anlamıyla oturttuktan sonra ucuz ve kaliteli üretim tesislerine aktarırlar. Bu döngü böylece sürer ve yeni modellere test merkezi yakınlarında başlarlar. Bu döngü, o şehri hep gözde, hep lider, hep inovatif, hep canlı kılar.
Stratejisi olmayan şehirlerdeki mühim zatlar ise ala-ü vala ile reklam yapar, bağırır, çığırtkanlık yapar sonra da kuş elden kaçtıktan sonra siyaseten “senin başarısızlığın benim kazancım” oyununu oynarlar. Vatandaşa da daldaki kuşa bakmak kalır.
Hep duyuyorum “Efenim vizyon sahibi yok, vizyon yok” iyi de bilgi sahibi insanlara saygı da yok, değerde yok. Bilmem anlatabildim mi?