22 Nisan 2012 tarihinde yapılan Fransa cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimlerine farklı görüşlerden on aday katıldı ve adaylar halktan boylarının ölçüsünü aldılar.
Sosyalist partinin adayı François Hollande birinci ve mevcut cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ikinci olarak 6 Mayıs Pazar günü yapılacak ikinci tura katılmaya hak kazandılar.
Şimdi birinci turda elenen adaylara verilen oyların ikinci turda hangi adaya gideceği tartışılıyor.
Bilenler veya bildiği sanılanlar çeşitli tahminler yürütüyorlar.
Genel olarak sosyalist parti adayı François Hollande’ın kazanacağı düşüncesi hakim.
***
Buraya kadar herşey normal.
Fakat bugün okuduğum bir haber kafamda şimşeklerin çakmasına neden oldu.
Haberin başlığı şu : «Siyasi çöküş tehdit ediyor»
Haberi veren La Libre Belgique gazetesinin finans sayfası...
Yani paralıların, parayı sevenlerin, para için yaşayanların sayfası!
Haberi dikkatle okudum ve şu gerçek dank etti : Sermaye ancak ve ancak işine gelince demokrattır...
Neden mi ?
Avrupa’daki son siyasi gelişmeleri dikate alan piyasalar çok tedirginmiş...
Zira seçimlerin siyasi yansımaları karamsarlığa itiyor ve Almanya’yı yalnızlaştırıyormuş.
Ne konuda ?
Avro alanında sıkı bütçe uygulamaları konusunda...
Şimdi ise gevşeme veya sapma olabilirmiş...
Fransa’da ılımlı solu temsil eden ve sermayeye güven vermeyen François Holande kazandı.
Hollanda’da Başbakan Mark Rutte hükümetinin istifasını sundu.
Hafta başında borsalar açılır açılmaz % 3 oranında bir düşüş yaşandı.
Paris, Amsterdam ve Frankfurt borsalarında.
Ekonomik krizin tüm Avrupa’ya yayılmasından korkuluyor.
***
Sermaye son derece ürkek.
Demokrasiden uzaklaşsa da, aşırı sağcılarla, ırkçılarla, yabancı düşmanlarıyla flört etse de, ne pahasına olursa olsun istikrardan yana.
Sisli havayı sevmiyor, zira önünü göremiyor.
Özellikle çok parası olup ta bunu hisse senedi ve tahvile yatırıp parasıyla para kazananlar...
Şu an için tek güven veren ülke Almanya, çünkü şımdilik en büyük istikrar onda gibi görünüyor.
İspanya’nın geleceğinden endişe ediliyor.
Hollanda’nın AAA notunun kırılması sözkonusu.
Borsa göstergelerine göre tek istisna Almanya.
***
Frenkçe demografi denilen nüfusbilim uzmanlarının tahminlerine göre 2060 yılında Almanya’da yaşayan 65 yaşüstü insan yüzdesi mevcut % 20 den % 34 e geçecekmiş.
Bundesbank’a göre, Almanya’nın demografik kaybını dengelemek için yılda 200.000 göçmene ihtiyacı varmış.
Özellikle nitelikli işgücüne : Mühendis, bilgisayarcı veya hemşire gibi...
2010 a göre % 2,6 artarak Almanya’ya geçen yıl 177.300 yeni göçmen gelmiş.
Gelenlerin çoğu Orta veya Doğu Avrupalı kişiler.
Federal İstatistik Dairesi Destatis’e göre 2010 nüfusu 81,7 milyon olan Almanya’da halen 10,6 milyon göçmen yaşıyor.
Kısacası Almanya’da doğurganlık oranı dünyanın en düşüklerinden ve ortalama yaşam haddi ise en yükseklerinden.
Kalkınma hızı ve kamu harcamaları yönünden saatli bomba...
***
Bilimsel veriler bunlar ve bilim önünde boynumuz kıldan ince!
İyi hoş amma velakin bu ırkçılık, bu yabancı düşmanlığı, bu neonaziler, bu dazlaklar ne oluyor ey sermaye!
Dazlak besleyeceğine, çocuk yap...
Büyüsünler ve kendi ülkelerinde mutlu olsunlar...
Herkes kendi ülkesinde mutlu olsun, Almanya’ya gezmeye gelelim...
Eğer Avrupa Birliği etten kemikten bir insanın seçilememesi ile çökecekse gömün gitsin...
Yakup Yurt ©
Brüksel, 24 Nisan 2012