Amcam 90 yaşına kadar yaşadı ve bu günlerde hayata gözlerini yumdu. Koca bir doksan yıl, nerdeyse bir asır, dolu dolu bir ömür…
Çocukluğu, gençliği, evliliği, çoluk çocuğu kısacası doya doya bir hayat…
Amcamın ölümü herkesi hüzne boğdu. Çocukları ve yakınları ölümü kabullenmek istemedi.
Ölüm yüz küsür yaşta da gelse yine insanları üzer. Kimse ölümü kabullenmek istemez. Her şeye karşın hayat çok güzeldir.
…
Ya beşikteki bebelerin, çocukların, kadınların, gençlerin ve insanların vakitsiz, suçsuz ve günahsız ölümlerine, öldürülmelerine ne demelidir?
Bilerce kişinin ne için öldürüldüklerini bilmeden ölmeleri... Irak halkı gibi?
Gece uykularında öldürüldüler, gökten inen bombalarla.
Yine metalaştırılan televizyon kanallarından bombalanan şehirleri izledik. Cesetler, yaralılar bir film şeridi gibi geçti ekranlardan. Gücü sembolize eden ölüm makineleri ve yok olan bir ülke… feryat eden bir halk…
Kimi cezalandırıyorsunuz?
…
Bunun adı emperyalizm!
Onlar için ölenler sadece rakamları ifade eder. Yerle bir edilen şehirler ve tesisler onlar için yeni bir sömürü aracıdır.
Bombalar yağarken bir şehre, yetkili ağızlar, tekrar kurmak için bilmem kaç yıl geçeceğini anlatıyorlar utanmadan. Ölenler, ağıtlar,….
Aslolan sömürüdür.
İnsanın bir yeri kanasa ne kadar acı çeker. Hastalansa, o günleri ona zulüm olur. Acıyı sevmez canlılar. Hiç kimse acı çekmek istemez. Bir insanın acısı bile dağlar yürekleri.
Libya’daki görüntüler insan olan herkesin yüreğini dağlamıştır. İsyan ettirmiştir. Olmaz bu kadar dedirtmiştir. Biz bu filmi daha önce izledik demiştir. Yeter artık, dur demeli demiştir.
Deprem ve tusunami sonucu yerle bir olan ülkede, canları kurtarmak için tüm ülke ayağa kalktı. Gece gündüz kurtarma çalışmaları devam etti.
Kısacası önce insandı.
Bir taraftan insana verilen değeri izlerken, diğer taraftan suçsuz günahsız insanların öldürülmesine akıl sır ermiyor. Kaddafi’ye göz dağı verilecekmiş. Barışçıl bir hamleymiş. Masum halkı korumak içinmiş.
Amcama çok üzüldük. Keşke yaşasaydı dedik. Doksan yıl bile üzüntümüzü azaltmadı. Yerle bir olan şehirlerdeki insanlara ne demeli? Daha yaşamın baharında olanlara… yerlerinden yurtlarından sökülenlere… hayatları yok edilenlere… ülkesi talan edilenlere…onca yıl verilen emeklere…
Emperyalistlerin tek derdi daha fazla sömürüdür. Mazlum halkların daha fazla kanını emmek içindir. Emperyalist güçler, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan yakıp yıkarlar.
Savaştan beslenenler onlardır. Silahlar satılacak, yıkılan şehirler yeniden kurulacak, yer altı ve yerüstü kaynakları sömürülecek, petrol kaynaklarına el konulacak, halk açlıkla terbiye edilecektir.
Ortadoğu’da yapmak istedikleri de budur. Demokrasi, insan hakları falan müdahale için bir gerekçedir. Irak’ta bunu bizzat gördük ve yaşadık.
Görmeye de devam edeceğimiz.
Gündoğdu Yıldırım