Haberin yayım tarihi
2010-06-23
Haberin bulunduğu kategoriler

SİNSİ SİYASİ PİNGPONG OYUNU...

Bir pingpong masası düşünün.


Yani masa tenisi...


Masanın her iki tarafında elleri raketli birer veya ikişer oyuncu bulunur ve havada gidip gelen yumurta gibi hafif bir topa hınçla vurur dururlar.


Amaç topu ortadaki fileye takılmadan öteki tarafa geçirmek ve o tarafta yere düşmesini sağlamaktır.


***


Ben çok uzun yıllardan beri içinde yaşadığım Belçika ülkesini de bir pingpong masasına benzetirim.


Tek fark filenin yerini taraflar arasında ortada Brüksel'in yer almasıdır.


Kötü niyetli iki ebeveynin şamar oğlanı konumundaki başkent Brüksel...


Gelenin vurduğu, gidenin vurduğu ve herşeye rağmen dimdik ayakta durmayı başaran dinamik, cıvıl cıvıl, çok dilli, çok dinli, çok kültürlü, canlı bir kent!


Yaşmasını bilenleri mutlu eden insani boyutlarda kalmış bir kent!


***


13 Haziran Pazar günü erken Federal genel seçimler yapıldı Belçika'da.


Tüm partileri gafil avlayan, beklenti dozu yüksek, çok kritik bir seçim.


Partiler doğru dürüst kampanya yapma fırsatı bile bulamadılar...


Demokrasinin olmazsa olmazı olan demokratik tartışma yapılamadı...


Mucize çıkmayacağından emindim ve çıkmadı...


Eee, abdala malum olurmuş ya!


***


Kuzeyde Flaman millietçisi N-VA kazandı ve birinci parti oluverdi.


Hem de ne kazanma ; sildi süpürdü !


Sağ, aşırı sağ ve popülist oylar bu partide toplandı !


Parti Başkanı kendisinden küstahlık derecesinde emin !


Dünyayı umursamıyor.


Güneydeki Valonya'nın uzantısı Brüksel'deki Fransızca konuşanların partisi FDF...


Reformcu Hareket MR toplama  bir parti.


Üç partinin bir nevi koalisyonu.


İçinde bulunan kısa adı FDF olan Frankofonlar (Fransızca Konuşanlar) Demokratik Cephesi adında bir parti daha var.


Bu partinin amacı Brüksel'de ve çevresinde yaşayan Fransızca konuşanları Flaman hegemonyasına karşı korumak.


Yani Flamanca konuşanlarla, Fransızca konuşanlar karşı karşıya...


Böyle bir ortamda yolsuzluklardan sarsılan PS toparlandı, seçimden Fransızca Konuşanlar Toplumunun birinci partisi olarak çıktı ve rövanşı alarak ağırlık merkezine oturdu !


Uzlaşma kültürünü benimsemiş, yani konsensüsü sorun çözme yöntemi olarak kabullenmiş, uygar bir ülkede sayısal çoğunluk her istediğini yaptıramamın verdiği kabızlıktan şikayetçi.


Yani Valonlara söz geçiremeyen Flamanlar kızgın ve çılgınlık yaparım, ayrılırım, yakarım, yıkarım, boşarım, dayanışmadan vaz geçerim, nafakanı keserim ha tehdidini savuruyor sürekli olarak !


Gına geldi valla...


Dil farkı insanları birbirinden ayıran coğrafi bir sınıra, dahası kültür milliyetçiliğine ve faşizan bir ırkçılığa dönüşebiliyor...


Flamanca veya Fransızca konuşuyorum, öyleyse varım... Flamanca veya Fransızca konuşmuyorsun öyleyse yoksun diye yorumlanabiliyor.


Ve iş o kadar uç noktaya varabiliyor ki, Flamanya'da Flamanca bilmeyene gayrimenkul bile satılmıyor, sosyal haklarını koruyabilmek adına yaşlı başlı ve okula gitme alışkanlığı olmayan Türkler veya Türk kökenli Belçikalılar dil kurslarına veya çeşitli meslek edindirme kurslarına tabi tutuluyorlar.


Tıpkı yakında Belçika'ya gelin veya damat olarak gelecek olan ve harıl harıl Flamanca öğrenmekle meşgul Türkiye'deki Türkler gibi...


***


Şahsi inancım odur ki çok uyanık birileri biz insancıklarla dalga geçiyor...


Biz iş-aş-eş derdindeyiz ; onlar sermayenin hegemonyasını zorla kurma sevdasında !


Ve sistem dünyanın her yerinde bizi pingpong topu gibi kullanıyor...


Raketleriniz kırılır inşallah...


Yakup Yurt (c)


Brüksel, 23 Haziran 2010


yurtyakup@gmail.com


 


 


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.