Uluslararası başarının sırrının Türklere ve Türkiye'ye hakaretten geçtiği bir kez daha ispatlandı.. Nobel ödülü alan ilk Türk'ten UTANIYORUM...
Bu iletiler bana dostlarimdan geldi. Aklımdan geçenlerin hemen hemen aynısı olduğu için sizlere aynen yolluyorum.
Acaba O. Pamuk, Türkiye'yi güç durumda bırakacak ve kendini o derece küçültecek sözleri ( bu ülkede bir milyon Ermeni otuzbin Kürt katledilmiştir, bunu ben söylüyorum başkaları söyleyemez) Almanya'da söylemese idi, Türkiye'yi her fırsatta aşağılama ve parçalama amacı güden AB ve oradaki Ermeni ve Kürt diasporası bu adamın Nobel ödülü alması için Avrupa ve bilhassa İsveç'te ( Kürtler ağırlıklı lobi yapmışlar) çalışma yapmazlar idi. O. Pamuk Nobel ünvanı ve bir milyon Euro içinkendini satmıştır. Sorarım sizlere, eğer bu ödül bir Türk yazarına verilecek ise, çalışanların, ezilenlerin ve Türkiye'de yaşayan insanların analizini en iyi yapan, onları anlatan Yaşar Kemal'e neden verilmedi. Tamam ! onun da hataları vardı ama, o ülkesini O.Pamuk gibi satmadı.
Bu ödül "Türk yazarına" verilmedi. Türklüğü aşağılayan ve satan birine verildi. Ben sevinmedim.
Evet sonunda bizim de(yoksa bizim değil mi?) bir yazarımız edebiyat dünyasının en prestijli ödülü olan Nobel'i aldı. Üstelik bu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının aldığı ilk Nobel ödülü. Çok sevinmem gerekmez mi? Ama sevinemiyorum. Acaba neden?
Evet Orhan Pamuk'un bu ödülü neyin ya da nelerin karşılığında aldığını ifade etmemin bir anlamı yok. Bunu zaten hepiniz biliyorsunuz.
Vatanınıza ne kadar küfrederseniz, onu ne kadar suçlarsanız, ülkesini savunanları ne denli aşağılarsanız, siz de Orhan Pamuk gibi bir ödüle sahip olabilirsiniz. Eh, rolünü bu kadar iyi oynayan birine ödül vermemekte te haksızlık olmaz mı?
Size Nobel ödül tarihinden küçük bir öykü anlatmakla istiyorum:
Ülkesindeki uygulamaları eleştirmekle, vatanını savunmak arasındaki ince çizgiyi olağanüstü bir şeklide gerçekleştirebilmiş bir yazar: Boris Pasternak. Çağımızın tartışmasız en büyük yazarlarından biri. En tanınmış romanı Doktor Jivago. Romanlarında Rus insanının Sovyet devrimi sırasında yaşadığı acıların arka planında yer aldığı büyük bir aşk romanıdır Doktor Jivago. Yıl 1958 dir. Yani Soğuk Savaşın en civcivli zamanı. Sovyetler Birliği herşeye karşın dünyadaki iki süper güçten biridir ve bugün çok iyi anlaşılabildiği gibi herhangi bir süper güç canının istediği ülkeyi gidip işgal edememektedir. Batı dünyası çıkan her fırsatı Sovyetler Birliğinin aleyhine kullanmaya çalışılmaktadır. Fırsat ayaklarına gelmiştir. Pasternak bir rejim aleyhtarıdır. Kitaplarında da Sovyet Devrimini eleştirmektedir. İşte muhteşem bir fırsat. Kendisine o yılın Nobel Edebiyat ödülü verilir. Gerçi Pasternak yazarlığıyla bu ödülü çoktan haketmiştir ama ödülün yazarlığı için değil ülkesini eleştirdiği için verildiğini anlayacak
entellektüel birikime de sahiptir. Ödülü reddeder. Propaganda makinesi çalışmaya başlar. Reddetme gerekçesi hemen yaratılır. Sovyetler Birliği yönetimi yazarın ödülü almasına izin vermemiştir.
İşte bu noktada Boris Pasternak, Nobel ödül komitesine bir mektup yazar: "Romanımın çevresinde gelişen siyasi kampanyanın kazandığı boyutları görünce ve Nobel ödülünün bana verilmesinin, çok çirkin sonuçlara varan siyasi amaçlı bir karar olduğu kanısına varınca kimsenin zorlamasıyla değil kendi irademle ödülü reddettiğimi belirtirim"
Yukarıdaki metnin altına Bay Orhan Pamuk imza atabilir mi ve bunu Nobel Komitesine gönderebilir mi? Hiç sanmıyorum. Neden mi? Çünkü biri Boris Pasternak'tır, diğeri ise Orhan Pamuk.
Bakın vatandaş nasıl düşünüyor...
Onlarin yaptiklarini yapin diyemeyecegim. Çünkü biz ne Ermeni , ne Fransız ne de Hollandali olabiliriz. Olamayacagiz da...
Bu arada bizim kirmizi baslikli Orhan'a da selam olsun. Nobel vermisler. Yarin bu ulkeye bu kulture bende sovmeye baslasam ben de odul alır mıyım acaba? Büyük adam olabilirmiyim? acaba? Onlarin verecekleri ödül onlarda kalsın... Birakın beni kimse tanımasın, yada yükselmeyelim. İyi yerlere gelmeyelim. Bu şartlarda alınan ödüller umurumda değil zaten.
Vatan haini olup ödüll alacagım. Sonrada bu ülkede yaşayıp insanların suratına utanmadan bakacagım ve beni insanlar kutlayacaklar......
Sevgili Orhan Fransaya git sen sana kucak acacaktır emin ol...Pkk ve diğer örgüt mensuplarina actigi gibi, hatta bayagi dolgun maas ve serefli bir mevki de verecektir..
Kirmizi kitabinin adi degil suratinin rengi olmali senin.....Green kart yada vize icin ugrasan dostlar hic ugrasmasin bu ulkeye kufur edin yada terorist olun yeter....isiniz kolaylasir emin olun....
Ne diyebilirim hersey ortada, onlar efendi biz ise sadece onlari izliyoruz...
Sayın Çetin Altan'In Orhan Pamuğun Nobel ödülü almasına ilişkin bir TV kanalında yer alan söyleşisini izledim. Orhan pamuk bu ödülü yazım tekniği ya da iyi bir yazar olması nedeniyle almamıştır. Eğer Ermeni soykirimini tanıyan bir içerikte olmayıpta, bunu şiddetle reddeden bir tezin arkasında olsaydı bu ödülü asla alamazdı.
Olaylar göstermiştir ki ünlü olmanın yolu, AB nin çok hoşuna gidecek şeyler içeren bir kitap yazmaktan, namus, haysiyet, onur, vicdan demeden, hakaret eden,türklere,yerden yere vurun iftira etmekten geçmen içerikli yazılardan ve kitaplardan geçmektedir. (Düşünce özgürlüğü varya.).
Bakın nasıl ünlü olursunuz.
Bu arada unutmayın herkes sizi Türk sansın görünüşte ama taşıdığınız kan va aslınız başka olacağından kendi asıl ırkınızada yaranmış olursunuz bu arada. Kendi ırkınız tüm AB ve ABD vicdanlarını para ile satın almış olduğundan hiç bir sorun yaşamamış olduğunuz gibi.
Aslında Türk olmadığınız için vatan haini de sayılmazsınız.
Ben damarlarında TÜRK kanı taşıyan hiç kimsenin böyle şerefsizce yapılan bir suçlamayı içine sindirebileceğini sanmıyorum çünkü. Ben doğuluyum ve Ailemin ermeni katliamına uğramamak için neler yaşadığını çoook dinledim. Ailemizin erkekleri savaş alanlarında vatanı korumak adına savaşırken.,Geride kalan komşum dostum dediği insanlarca uğradığı ihanetleri.
Sonuç olarak:
Aslında bal gibi tüm AB ülkeleri gerceği biliyor. saklamış olsalarda arşivlerindeki belgeleri elbette kendileri biliyorlar. Bu köklenmiş Türk düşmanlığı son Türk ölmedikçe ,Anadolu topraklarını tümüyle ellerine geçirmedikçe asla bitmez, ne oyunlar, ne enrtrikalar, ne bizans oyunları.
Onların bu kinini bizler biliyoruz da nedense ülke yöneticileri görmezden geliyor. Hadi onlar açık düşman ya açık olmayanlar onları ne yapacağız.
Allah vatanımızın ve milletimizin yardımcısı olsun. Önce içimizdeki gaflet dalalet hatta hıyanet içinde olanlardan, sonrada bildik düşmanlardan esirgesin.
ACİL PARAYA İHTİYACINIZ VARSA
Evet ,hemen ve çok paraya ihtiyacınız varsa Orhan Pamuk'laşınız.
Yıllardır Türkiye aleyhine çeşitli kararlar alan,PKK'yı-başbakanlarını katletmesine rağmen-hala ülkesinde barındıran İsveç'in "BİLİMLER AKADEMİSİ" maddi değeri neredeyse 2 milyon YTL yi bulan "NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ"nü Orhan Pamuk'a verdi.
Ne tesadüf ki Fransız parlamentosunun Türkiye,Türkler,Türk dünyası aleyhine,"sözde ermeni soykırımın" kabul etmeyenlere para ve hapis cezası verdiği güne isabet etti.Eğer buna tesadüf diyorsanız. Nobel edebiyat ödülü,ne kadar da ucuza imiş...
Önce Orhan Pamuk'a bakalım:
Beyefendi nişantaşı sosyetesinden.Bürokrat,aristokrat,Türk'e karşı demokrat bir aileden gelme.Levanten veya dönme olup olmadıkları hakkında kesin bir bilgimiz yok.1979 dan beri roman yazar.Ufak tefek yurt,içi ödüller almak kendisini tatmin etmez.Zaten ödül alan romanları basılmamakta,basılsa da okuyucu bulamamakta,bulsa da okuyucu tarafından yarıda bırakılmakta. Türkçe'yi bilmemezlikten gelen dağınık,plansız,anlaşılmaz bir üslubu var. Ödül almış ilk romanlarından biri olan(Cevdet Bey ve Oğulları) için bir yabancı romandan aşırıldığı ve Kiralık Konak'tan yoğun olarak etkilendiği iddia edildi.En tanınmış romanlarından olan(Benim Adım Kırmızı) yı,okumadıysanız veya okumak için yeterli sabrınız varsa ,İtalyan yazar Umberto Eco'nun (Gülün Adı)nı okumadan elinize almayın.Orhan pamuk'un aşırma yapıp yapmadığına karar verin. Ahmet Taner Kışlalı tarafından ,Atatürk'e ve Türk devleti ile beraber türklüğe hakaret ettiğine dair kaleme alınan ,tarafsız yazıları da okumak gerekir.
Orhan pamuk'un romanları yabancı dillere çevrilmiş de olsa uzun yıllar kimse tarafından farkedilmedi okunmadı.Bundan çok üzüntü duyan Orhan Bey meşhur vecizesini söyledi:" Batı ,bana karşı gerekli tedbirleri alacağım."
Ve tedbirlerini aldı.ABD 'deki kitap yayın ve dağıtımında etkili olan Ermeni çevreleri ve IWP(Uluslararası Yazın Proğramı Enstitütü) ile yakın temasa geçti.Ve Allah,Yürü ,ya kulum! dedi.
Orhan'ımız orta sahadan şahane bir rövaşata ile Ermenispor adına Türkspor'a o, mücize golünü attı:
"BİR MİLYON ERMENİ VE OTUZ BİN KÜRT'Ü KESTİK."
Bir anda taraftar sayısı yüz milyonlara ulaştı: Yurt içinden islamcılar,ikinci cumhuriyetçiler,PKK ve yandaşları,Hırantlar,Etyenler,Birandlar,Hasan Cemaller,Cengiz Çandarlar,İsmet Berkanlar,Tosunlar,Perihan Madenler,Elif Şafaklar,Koç ve Bilgi Üniversiteleri,AB ve ABD den beslenen bütün STK'lar,Doğan ve Ciner medyası ve daha kimler kimler... Dışarıda ise AB,ABD ,Soros, Alman ve ABD vakıfları, Oli Rehn,Lagendijck, Fransız,İsveç, Yunanistan, ABD, İsviçre gibi pek çok ülkelerin parlamentoları...
BUNDAN SONRA NE Mİ OLUR?
Doğan medyasının bazı yazarları,ikinci cumhuriyetçiler,islamcı yazarlar,Ermeniperest aydın ve yazarlar,bazı Proflar,Orhan Pamuk'a "delinmeez bir dokunulmazlık zırhı"nı da giydirerek,O'nu eleştirmeyi,aynen Fransız parlamentosunun yaptığı hapis ve para cezası ile tacziye ederler.Her zamanki gibi "ENTELEKTÜEL TERÖR" lerini estirerek.
Yukarıdaki cümlelerimi okuduktan sonra benim Orhan Pamuk'u kıskandığım ve Nobel edebiyat ödülünü almasını çekemediğimi ,kıskandığımı düşünüyorsunuz.
Asla!
Orhan Pamuk'un bu ödülü almasına en çok ben sevindim.Çünkü cari açığı neredeyse ottuz milyar dolarlara ulaşan ülkemiz yeni bir gelir kalemine kavuştu. Türk'e küfret gelsin iki milyon YTL;Ermeni tezlerini savun;gelsin iki milyon YTL;Türk devleti ile hangi devletin problemi varsa karşı tarafta yer al,gelsin iki milyon YTL. Fakir fukara halkımız için yeni bir ekmek kapısı mı?
Tabii, Elif Şafak ve IWP'den yeni mezun olmuş,; daha hiç bir eseri yayınlanmamış Mahir Aktaş'tan sıra gelirse ...