Siyasetin tüm dengeleri tıkadığı bir ülkede, insanın düşüncelerini okurlarıyla paylaşması kadar zor bir şey yok sanırım. Zaman zaman düşüncelerimi yazmaktan bile korkar hale geldiğimi belirtmek isterim.
Özde ve dolaysız bir demokrasi anlayışından uzakta tutulmuş bir toplum, ve sisteme hakim olanların adına ``İleri demokrasi`` dedikleri anlayışta bile hala demokrasinin adını ve yansımasını görememek bu korkularımı daha da artırmaktadır. Atatürk devrimlerini, Cumhuriyeti, çağdaş değişim anlayışını ve aydınlığı bir türlü kabul edememek, işte asıl gelecekteki Türkiye`de yaşanacakların şimdiden yansımaları bana göre, ve beni rahatsız eden nedenler.
Sadece kemikleşmiş yüzde 20 halk desteği olan AKP, yarattığı korku sendromunda, geleceğini düşünmeden neyi neden niçin niye seçtiğini, neye oy verdiğini bile bilmeden ``Kırsal Kültür`` etkileşiminden gelen toplum desteğiyle aldığı yüzde elli oranı halk iktidarı olarak görmesi, bana göre yine gelecekteki tehlikenin bir başka yansıması ve toplumun ikiye bölünmesi demek.
DIŞ VE İÇ SİYASETTE KAYBOLAN SAYGINLIK...
Gösteri yaparak uluslararası saygınlık kazanılmaz. Somali de yüzlerce insanın açlık sınırında yaşaması gerçekten yüreklerin acıdığı bir olay. Ama bunu sırf siyasal çıkar adına kullanmak bile bana göre yanlışlıkların bir ifadesi değil mi?
Siz böylemi saygınlık kazanacaksınız Batı`da. Oradaki insanların yaşamak ayakta kalabilmek için karınlarını doyurmaya ihtiyaçları var, oraya gitmekle bunu mu dindireceksiniz?
Böyle mi itibar kazanacağız Batı`da. Bunun adı bana göre bir şov’dan başka bir şey değil. Avrupa da siyasetin içinde olan bir dostum bana hiç beklemediğim anda bir soru sordu. ``Sizin Başbakan neden çok bağırıyor ve öfkeli kızgın küfrediyor`` diye. İşte Batı bize böyle bakıyor. Bunun yanıtını ben değil bunu bu soruyu yaratanların vermesi gerekiyor sanırım.
Türkiye bu tıkanmanın içinden nasıl kurtulur?
İşte bunu bende bilmiyorum artık. Çarklar arasında kalmış bir Türkiye. Çağdaş demokrasinin yansımadığı, iddianamesinde hala neyle suçlandıkları bile belli olmayan Silivri-Ergenekon gerçeği. TSK`nın sivil sisteme yönlendirilmesi, bu taktirde darbe oluşumlarını kontrol altında tutma senaryoları. Sanat ve sanatçının değersizleştirilmesi müsvedde halinde isimlendirilmesi. Bunu bizzat ülkeyi dünya tarihinde olmayan rastlanmayan biçimde adı bile konulamayan sistemle yöneten bir başbakan yapıyor. ``Artistlik yapma ulan, al ananı da git`` demek nasıl bir başbakana yakışabilir dersiniz?
Batı`nın bu ve buna benzer. Başbakanın sergilediği resmi nasıl değerlendirdiğini bunların umurunda bile değil. Türkiye`de 9 yıldır AKP iktidarının yerleştirmeye çalıştığı kültür anlayışı bu işte. Böyle bir kültür etkileşiminden ortaya çıkan tablo da ortada. Çağdaş bir ülkede nasıl bir geleceğin ortaya çıktığını görmemek mümkün değil. Türkiye`yi Batı`nın çağdaş değişim anlayışından ayrı tutarak . Orta-Doğu’nun kabile demokrasisine sürüklemenin sonuçlarını bu ülke çok ağır yaşayacak bana göre. ABD-AB`ye her dönemde bağımlı kalan bir AKP. Şimdi kendi geleceğini de güvence altına almak adına Orta-Doğu’da ki kayboluşun içine ülkeyi çektiğinin farkında mı acaba?.
Önceleri AB`yi eleştiren, Nato’ya kafa tutan, Davos’ta gösteri yapan, sonradan nasıl bir politika yaptığının bile farkında olmayan beceriksizliğin getirisinde çark ederek bu planın içinde yer alamamanın ustalığı nerede?
Akıl, mantık, zeki olmak, kurnaz olmak hepsi bir arada bütünleşemez. Burada kurnaz siyaset anlayışı yer alıyor. İşte bu tehlikeli.
Keşke içinde bilim, akıl, mantık, aydınlık, çağdaşlık ve Atatürk olsaydı derim. Ama bu anlayışta bu değerlerin hiç birisini bulamazsınız.Sonu olmayan bir maceraya sürüklenen ülke Türkiye. Yarın tüm dengelerin kaybolduğu bir anda oluşacak ayaklanmaların sonucunda, bu gün Orta-Doğu’da yaşananlardan daha kötüsünü yaşayacak bu ülke. Dünyanın en modern ülkelerinden İngiltere de bile yaşananlara baktığımda bu korkularımda haklı olabileceğimi düşünüyorum.
Aziz Nesin in ``bu ülkede yüzde 60-70 aptal`` sözlerini düşünüyorum ve ne kadar doğru bir söz olduğunu son seçimlerden çıkan tabloya baktığımda anlıyorum. Sadece ABD`ye bağımlı bir anlayışın hakim olduğu ülke de, korkarım tüm dengeler yavaş yavaş bozulacak. Kendi vatandaşını sadece kırsal kültür darında bırakan, ama ABD Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler komitesinin ``Türkiye`de yaşayan Hıristiyanların her türlü haklarının korunması ve saygı görmesi gerekiyor`` kararını bu güne kadar nedense kendi toplumuyla paylaşmadığı gibi, kendi halkından daha çok buna özen gösterdiği ortada.
Daha dün başbakan Hıristiyanların hakim olduğu bir AB`de bizim yerimiz yok demişti. Terörün hala çözümlenememesi, yada bu konuda başbakan nedense asıl kabadayılığını kendi vatandaşına gösterdiği gibi gösteremediği açıkça ortada. Siyasal zemininde bile çözüm arayışlarına artık girecek zaman çoktan geçti. Bundan sonra AKP`nin nasıl bir çözüm getireceği belli değil.
Tüm değerleri satılmış bir ülkede beklenen gerçekler hala saklanıyor.Zengin daha zengin,ama fakir de daha fakirleşiyor. Zaman zaman söylemlerdeki gizlilikte bu gerçekler var. Ekonomik dengeler alt üst değil mi?
Bu ülkede, yarın ucundan kopmaya başladığı zaman halat, sonra nasıl bağlayacaksınız acaba?
Siyasal tıkanmada nasıl aşılacak dengeler?
Başbakan AKP ülkeyi içine sürüklediği bu maceradan nasıl refaha ulaştıracak merak ediyorum. Batı`da her türlü konuda sanat, edebiyat, kültürel değişim ve bilimsel konularda nasıl bir tıkanmanın farkındalar mı acaba bizi yönetenler?
Yurtdışında yaşayan Türkler, özellikle 50 yıldır burada nasıl bir çarkın içinde kaldığı kimsenin umurunda değil. Özellikle Hitler sonrası yakılan yıkılan Almanya`ya Türkler adeta bir hayat verdiler, ama o Türkler şimdi 50 yıldır hala kendi kimliğini kullanmaktan korkar hale geldi. Burada yaşamanın gittikçe zorlaştığını kimse görmüyor. Kabul edemediğim hala eleştirdiğim o kadar sorun yanlış var ki burada, bunu yaptığınızda tezgahı düzeni kendi ekseninde anlayışlarında kuranlar rahatsız oluyorlar bunu biliyorum.
Kendilerine Türk toplumunu temsil yetkisi verenler hala bu gerçeğin farkında değiller. Sadece gösteri ve resim vermek, yada basında şunu yaptık bunu yaptık diye açıklamalar yapmak yetmiyor. Yarın çok daha zor gerçeklerin ortasında kaldığınızda nasıl bir çıkış arayacaksınız acaba?
Hala ne yaptıkları bile belli olmayan, sadece adı olan ADD`leri Türk toplumu adına nasıl bir çalışma içindeler bunca zamandır belli değil. Atatürk ve Cumhuriyetin Batı`da var olan değerlerini asıl bizler bu anlayışla yok ediyoruz. Buna işte şimdiki siyasal sisteme hakim olanlar da yardımcı oluyorlar. İnanç siyasetinin kendisine nasıl bir son hazırladığını bilmiyor bu toplum.Ramazanda bunu çok daha yakından görmek mümkün.
Son gelişmelere baktığımda Türkiye artık tam bir çarkın orasında. Şimdi sonu nasıl biteceğini düşünmek bile istemediğim bir maceraya sürükleniyor. Bana belki de felaket tellallığı yaptığımı söyleyenler olacak. Fakat ben burada düşüncelerimi kaygılarımı yansıtmaya çalıştım. Ama yine de her zaman bazılarının silmeye çalıştıkları ve kullanamadıkları bir söz var. İşte bu beni huzura kavuşturuyor.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Prof. Dr. Levent Seçer
M a c a r i s t a n