Koskoca bir mübarek Ramazan daha geride kaldı. Küskünlükler, dargınlıklar ve her türlü olumsuzluklar bir kenara bırakılıp topluca sahurlar, iftarlar, sohbetler, yardımlar ve ibadetler yapıldı. Cenab-ı Allah yapılan ibadetleri, duaları ve yardımları inşallah kabul buyurur.
Özellikle bu son Ramazan ayında bir şey çok dikkatimi çekti. O da hocaların, özellikle Kadir Gecesi ve Bayram namazı sonrası, yapmış oldukları dualar. Güzelce yapılan dualar, uzun dualar, adeta zaman zaman insanları hüzünlendiren ve düşündüren dualar. Ve hep beraber amin denen dualar.
Neler yoktu ki o dualarda?
Cenab-ı Allah’tan af dilemeyi tutun da helal kazanca kadar her şey işlenmekteydi. Dualarda zulme uğrayan müslüman kardeşlerimiz de unutulmamışlardı. Haklı olarak Filistin, Mısır, Myanmar ve Suriye gibi kan ağlayan yerler dile getirildi ve oranın insanları için güzel niyetlerde bulunuldu. Allah başta adı geçen müslümanlar olmak üzere bütün insanlığa barış ve huzur nasip etsin.
Sebep ne, nedir, niçin bilmem ama yapılan dualarda hiç ama hiç zulüm altında olan Türkler geçmedi.
Tecavüze uğrayan kadını, her hakkı gasp edilen insanı, her gün onlarca insanını bombalara kurban veren Türkmeneli’nden hiç söz edilmedi. Oruç ibadetinin yasaklandığı, insanlarının teker teker ipe çekildiği Doğu Türkistan hiç dile getirilmedi. Ben görmedim dualar yapılırken mazlum halk ve devletlerinin adları haklı olarak geçerken bir Türk diyarından söz edildiğini. Suriye’de en fazla katliama uğrayan ve hiçbir yardımcıları olmayanlar Suriye Türkmenleridir, hiç bir duada Türkmen adının geçtiğini görmedim, ama Haiti’yi bile gördüm.
Sadece hocalar mı dikkatimi çekti?
Verilen gösterişli iftarlarda söz alan bakanlar her daim mazlum ülke ve insanların adlarını tek tek saydılar, fakat hiç biri hocaların dualarında olduğu gibi Türk diyarlarından bahsetmediler. Halbuki o Türkler belki de dünyanın en fazla zulmüne mağruz kalan insanlardır.
Nedir bu Türk’e olan kin?
Yüce dinimiz yardımlaşmanın en yakınından başlanmasını buyurmuyor mu?
Doğu Türkistan, yani Uygurlar ve Türkmenler müslüman değiller mi? Bu insanların Türk olmaları suç mu? Suçsa, neye dayanarak suç?
Cenab-ı Allah üstünlük takvadadır diye buyurmuyor mu, Türk’ü dışlamak ayrımcılık olmuyor mu?
Bilmiyorum ama güzel ülkemizde Türklüğe düşmanlık almış başını gidiyor. Ve bu gelişmeyi yaşamış olduğumuz Avrupa’da da görmekteyiz. Çünkü talimatlar aynı yerden alınıyor.
Yani demek isterim ki, mevcut zihniyet için Türk olmak dualardan bile mahrum bırakılmak demektir. Gerçi mazlum Türklerin bu zihniyette olan hoca efendilerin ve siyasilerin dualarına ihtiyaçları var mı diye de kendi kendimize sorabiliriz, fakat konumuz o değil.
Hiç bir yerde mazlumlardan bahsedilirken Türk’ten söz edilmediği şahsen beni düşündürmektedir. Hem müslümanlar kardeştir diyeceksin, amenna, hem de Türk’ü bu kardeşliğe dahil etmeyeceksin.
Ne Cumhurbaşkanının, ne başbakanın ne de Diyanet İşleri başkanının konuşma, mesaj ve dualarında Türk soydaşlara yer var. Türk için dua bile çok görülmekte.
Allah’ım sen ne büyüksün. İman etmişiz senin her yerde var olduğuna; ve senin bütün mazlumların, Türkler dahil, yanında olduğuna. Sen yerin ve göğün mutlak Hakimisin. Ve Türk her daim senin rızan için mücadeleye devam edecektir. Varsın birileri Türk’ü görmezden gelsin! Sen varsın ya……
Murat Gedik, 9 Ağustos 2013
E-posta: muratgedik@muratgedik.nl