Haberin yayım tarihi
2009-11-22
Haberin bulunduğu kategoriler

Türkçe ve Türk Kültürü Dersleri

Büyük resim, yani panorama gözümüzün önünde… Belçika genelinde 10 yıl önce 200 olan Türkçe ve Türk Kültürü öğretmeni sayısı bugün 65'e düşmüş. Yani mevcut yöntemle devam edilirse 5-10 yıl gibi bir süre zarfında bu işin sonu gelmiş olacak.

Strateji ve yöntemlerimizi bu panoramaya göre belirlememiz gerekiyor. Aksi halde akıntıya karşı kürek çeken zavallılara dönüşürüz. Hatta kişisel gelişim uzmanlarına ve NLP'ye göre böyle akıntılarda hayatta kalma ihtimali olanlar, akıntının tersine değil, akıntı istikametinde akıntıdan daha hızlı kürek çekenlerdir. Ancak bu şekilde kontrol sizde olur.

Sorunu fırsata çevirip kendisi ve çevresi için kalıcı bir iyilik yapacak kahramanlar aranıyor!

Türkçe ve Türk kültürünün aktarıcısı tabii ki sadece buradaki görevli öğretmenler değildir. Uyduların faaliyete geçmesi gibi bir sürü gelişme dilimizi ve kültürümüzü yayma konusunda pek çok imkan sunuyor bize.

Mevcut şartlarda bu işin bekleneni karşılamadığı işin içinde olanların ve ilgilenenlerin açıkça gördüğü bir gerçekken daha ne bekliyoruz. Bir kongre yapalım ve Türkçemizin dününü, bugününü ve özellikle de geleceğini enine boyuna görüşelim.

Sorunu çözecek olan, Türkiye Cumhuriyeti temsilcilikleri yada hükümeti değildir. Bu, daha çok artık hukuken Belçika vatandaşı olan Türklerin derdidir. Çünkü devletler arası ilişkilerde mütekabiliyet esastır: Bir devlet prensip olarak kendisinde karşılığı olmayan bir soruna çözüm bulmaz. Mantıksal zorunluluk, devletlerarası ilişkilerde yeterli bir faktör değildir.

Konu kültür ve eğitim başlığında değerlendirileceğine göre zihninizde şunları bir canlandırınız lütfen:

1-Belçika hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden eğitim ve kültür konusundaki talepleri nelerdir?

2- Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Belçika hükümetinden eğitim ve kültür konusundaki talepleri nelerdir?

Birincisinin ikincinin yanında devede kulak olduğunu herkes bilir. Sayın başkonsolosumuz Deniz Çakar Hanımefendi, bizim 2 sayfalık bir rica listesine karşılık Belçika makamlarının 2 madde ile masaya geldiklerini bildirdi. Bu eşitsizliğe Flamanca'nın Brüksel'de artık 3., hatta 4. yaygınlıkta dil olduğunu da eklersek Belçika makamlarının bu soruna Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca beklenenleri karşılamada ne kadar isteksiz olduğu iyice anlaşılır.

Kendisini anadil olarak kullanan nüfusun azalmasından daha hızlı bir şekilde kaybolmaya;  İngilizce, Almanca ve Fransızca arasında erimeye yüz tutmuş bir dil var karşımızda.

Türkiye Cumhuriyetinin eğitim ve kültür konusundaki beklentilerinin Belçika makamlarında bir karşılığı olmadığına göre acaba başka tavizler verilebilir mi?

Nasıl bir jest yapılabilir kendilerine?

Mesela tatil beldemiz Didim'i 5 yıllığına kendilerine tahsis etmek gibi.

Şaka yapıyorum…

Rahmetli Erol Taş'ın kahkahası zihninizde şöyle bir arzı endam etmiştir sanırım.

Sonuç:

1. Belçika'daki Türk toplumu Türkçe ve Türk Kültürü dersleri konusunda ne kadar istekli?

2. Dersin tanımında yer alan "Türk Kültürü" ibaresinin çıkarılmasına karşılık "Türkçe" dersinin genel eğitim-öğretim saatleri içerisinde hiç olmazsa seçmeli bir ders olarak okutulmasına razı mı?

3. Türkçe dersini verecek olan öğretmende Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma şartı olmasa ver tercihen buralarda yetişmiş kişilerden olsa…

4. Bu öğretmenler Türkiye ya da Belçika'daki bir üniversitede açılacak olan "Türkçe Öğretmenliği" bölümünden mezun olsa…

Kötü mü olur?

Bunlar tabii ki benim kişisel fikirlerim. Bunların uygulanabilirliği konusunda emin değilim. Statükoları ve parametreleri bütünüyle bilmiyorum.

Ancak bir kongre yapılırsa herkes neyin ne olduğunu bilir. Fikirlerimiz ancak ve ancak gerçeklerden beslenirse sağlıklı ve faydalı olur.
 
Ahmet ERASLAN

Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni


Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.