"Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahi?"
Yıllar geçiyor ki, Ya Muhammed!
Aylar bize hep Muharrem oldu
Allah için, ey Nebiy-yi Masum
İslamı bırakma böyle mazlum
Muharrem hep ayrılık ayı olmuş, bazısında mutluluk var, bazısında acılar olmuş. Hz. Adem Cennet'ten ayrılmış, Hz. Nuh gemisiyle bir avuç mümin ile kavminin zulmünden kaçmış kurtulmuş. Hz. Muhammed de vatanından, Mekke'den ayrılmış. Hz. Hüseyin Kerbela'da acılar çekmiş, şehit edilmiş, Beni İsrail Mısır'dan ayrılmış, acıları bırakarak hürriyete kavuşmuş.
Dörtyüz yıl köle hayatı süren Beni İsrail hürriyetten hiç mi nasibini almadı? Tarih boyunca çektiğiniz acılar yetmedi mi?
Nihayet, 1940'da Almanya'da soykırıma uğrayan Beni İsrail 7-8 yıl sonra devlet kurdu.
Yahudiye uygulanan merhamet veya adalet Filistinlilere niye uygulanmıyor? Onlara hoşgörü ve müsamaha niye gösterilmiyor? Yahudilerin bu topraklarda 5700 yıllık tarihi varsa Filistinlilerin bu topraklarda 10 bin yıldan fazla tarihi var.
Onlar insan da bunlar değil mi? Onlar mazlum oldu da, biz niye olmuyoruz?
Filintin'in alt yapısının çökmüş olduğunu herkes söylüyor, liderler, partiler, parti başkanlari, devlet reisleri, medya, hepsi söylüyor, hem de yardıma hazır olduğunu söylüyor.
Mazlum milletlerin hakkını korumak için BM Güvenlik Kurulu kınama kararı dahi alamıyor.
Sahi, bu kuruluş kimin hakkını koruyor? Allah aşkına bunun statüsü hep böyle mi gidecek?
Dünyada adil bir denge kurulamayacak mı?
Zalimin zulmü daha ne kadar devam edecek? Zalimin zulmü fedainin kanına üstün geliyor.
Zulüm belki devam edecek ama fedai de tükenmeyecek. Allahım hep müslümanlar mı zulüm görecek?
"Ruhu İslamın sedaid sıkıyor, öldürecek
Zulmü tedid ise maksudu mehibin gerçek
Nara yansın mı beraber bu kadar mazlumun
Bi günahız çoğumuz yakma İlahi
Biz tecelliden usandık
Cemalinle tecelli et ya İlahi"
Ben bir Filistinli olsaydım dünyaya şöyle seslenirdim:
"Bu kaçıncı? Her seferinde kınadık, ayıpladık diyor, gıda ve yardım gönderiyorsunuz. Onarıyor tamamlıyor, arkadan yine vuruyorsunuz. Ben torunlarıma güzel bir hayat bırakmak isterken, onlar bu hayat şartları altında hayat kurmak bir yana hayal bile kuramıyorlar. Ve kan revan içinde yalnız ölüyorlar. Top sesinden, bombadan artık biz de usandık, sabır kalmadı. Dişişleri bakanı ve savunma bakanı duysun lütfen; bu benim kaderim mi? Dilim bağlansın ama, kaderime isyan ediyorum artık.
Bizi duyanlar bizim hayat sürdüğümüzü sanıyorlar, yanılıyorlar; biz hayatta kalmaya çalışıyoruz. Artık beynimiz dahi çalışmıyor, ruhumuz öldü! Nasıl ölmesin ki, tüm hayat damarlarımız kurudu. şeyhimiz Ahmet Yasin acizliğimizi Allah'a şikayet etti.
Ben de sizlere sesleniyorum: "Bize gıda ve insani yardım gönderen milletler , devletler, biz artık aç olsak ta tok olsak ta öleceğiz.. Tok ölmektense aç ölmeyi tercih ederiz. İsrail'e lanet te göndermeyin. Lütfen "Bizi onlarla eşit hale getirin". Onlarda ne varsa, bizde de olsun.
İşte o zaman barış gelir, zulüm son bulur. İsyanımız acizliğimizdendir.
Beni İsrail herşeyimizi yakıyor, tahrip ediyor, fakat can çekişen kardeşimizin " Ente la ilahe illallah, Muhammedun Rasulullah" diyen şehadet parmağını yok edemeyecek! Ve bunu böyle bilsin!
Ama biz elimiz ayağımız bağlı kalsın istemiyoruz. Ne olur çözün elimizi, bırakın, eşit hale getirin bizi, bu ölüm bize böyle çok daha ağır geliyor.
Şimdi Amerikali generallere sesleniyorum: içinizden bir tane PATTON çıkmayacak mı? O ki Almanya'da kimin kime zulmettiğini, hastanelerde hangi çocukların öldüğünü görmüştü. Ve Yahudiye isyan etmişti. Yok mu böyle bir general Amerika'da? 1930'larda üniversiteye almadığınız yahudilere bugünkü sempatiniz nereden kaynaklanıyor? Ama bize sempati duymayın, acımayın da, gerek yok. Fakat adil olmanızı ve insanca davranmanızı isteyişimiz insan haklarındandır.
Şimdi Avrupa'ya seslenmek istiyorum: Fransa'da bir yahudi subaya yapılan haksızlığı görünce "itham ediyorum" diyerek Fransa'yı ayağa kaldıran bir Emile Zola çıkmayacak mı?
Amerika'yı zaten biliyoruz. Yoksa Avrupa Nazizme mi dönüyor. Gettolarda yaşattığınız Beni İsraile sempati nereden geliyor, bedel mi ödüyorsunuz? Birgün başkasına da bedel ödemenizi istemiyoruz. Demokrasinin adaletini anlayan, kavrayan bir devlet reisi, bir hatip, bir general, bir insaf sahibi çıkmayacak mı?
Adalet isteyenler, bizi eşit hale getirin, eğer getirilmeyeceksek, daha çok kan dökülecek, gözyaşı dinmeyecek, analar daha çok ağlayacak.
Yoksa bu geceler; Efendimizin haber verdiği "kapkaranlık geceler gibi fitneler gelecek" dediği geceler mi? Biz bu fitne gibi karanlık günlerden kurtulmak istiyoruz. Yoksa kurtuluşumuz mahşere mi kalacak?
Hasan Sertkaya
Emekli Din Dersi Öğretmeni