Değerli arkadaşlar,
Heyecanla beklediğimiz yerel seçimleri geride bırakmış bulunmaktayız.
Dün gece geç saatlere kadar sonuçları izledim ve sizlerle izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Seçim kampanyalarında liderlerin birbirlerine yönelik atışmalarını izlemek zorunda kalıyoruz. Buda ülkemiz ve toplumumuz için bazı gerginlikleri de beraberinde getirdi.
Daha önceki dönemlerde de benzer şeyler yaşadık. Sürekli Deniz Baykal, Tansu çiller, Mesut Yılmaz'ın sürtüşmelerini izlemek zorunda kalmıştık. Ülkemizde ekonomik sıkıntıların yanında bu tatsız polemiklerin getirdiği gerginliklerle huzur diye bir şey kalmamıştı.
Flamanlar'ın "İki köpek bir kemik için dalaşırken, üçüncü köpek kemiği alır" anlamına gelen bir ata sözü var. Dünyada bir sürekli kavga ederken diğer ülkeler kendi sorunlarını çzömekle meşguller.
Bir evde sürekli kavga eden anne babayı düşünü. Bu durum da o evde yaşayan çocukların ve tüm aile fertlerinin yaşantılarını zindan eder. Psikolojilerini bozar ve eğitimleini olumsuz ölçüde etkiler.
Kavga olan evde yenilen her lokma zehir olur insanın boğazına dizilir, geleceğe güvenle bakılamaz.
Bu gün gazetede okuduğum bir genç kızımızın yazısı beni çok etkiledi. Anne ve Baba sürekli kavga ederlermiş ve buna gelinde katılırmış. Kızımız üniversite okuyor ve sürekli kavgaların arasında yaşamaktan bıkmış ve intihari düşünüyor.
Sayın liderlerimiz kavga ederek enerjilerini boş yere harcayacaklarına ülke ve toplum için çalışmalar yapılsa çok daha faydalı olunurdu.
Kavgacı liderler hiç bir zaman güven veremezler, isterse gökten yıldız toplasınlar, istedikleri kadar hizmet versinler, toplum huzur ve tutarlı azimli uzlaşıcı güçlü liderler görmek istiyor. Ülkemizin ve halkımızın buna hakkı var.
Gelelim asıl konuya. Seçmen az çok vermek istediği mesaji verdi. Zaten sinyaller daha öncede vardı, ama gören veya görmek isteyen kim. Gözlerini sadece koltuk hırsı kaplamış.
Geçtiğimiz pazar günü Türkiye'den ( İstanbul'dan) döndüm. Etrafta gördüğüm manzara hiç te hoş değildi. Gök yüzü bayraklardan görünmüyor. Bu kadar gereksiz masrafa ne gerek vardı. Çevreyi bu kadar kirletmeye ne hakkımız var.. Bence bu oldukça rahasız edici bir güç gösterisinden başka birşey değildi. Ayrıca devlet imkanlarının seçimlerde iktidar tarafından pervasızca kullanılması da kabul edilir bir durum değil. Halk otobüslerinin seçim kampanyaları da kullanılmaması gerekir. Devlet sermayesi halkın emeği siyasete alet edilemez.
Daha neler neler. Seçimler yerel seçimimiydi yoksa liderler savaşımıydı, belli değil.
Bu liderler mitinglerde birbirilerine gönderme yapacaklarına canlı yayında demokratik bir şekilde konuşamazlarmıydı.
Halkı daha basit usullerle bilgilendiremezlermiydi?
Neden adaylardan çok parti liderleri ortalıktaydı?
Avrupa'da yaşayan bir insan olarak bunu pek anlamış değilim.
Umarım böylesi durumlar gelecekte yaşanmaz.
Ayrıca AB'ye girmeye aday bir ülkede baskıcı, hükmedici bir yönetim istemiyoruz.
Seçimlerin sonucunda liderlerimiz ciddi bir öz eleştiride bulunmalı.
Kavgacı, Başbakan değil herkesi kucaklayıcı, uzlaşıcı bir başbakan istiyoruz.
Sayın Baykal'a rağmen CHP ilerleme kaydetti. Baykal artık parti yönetimini CHP partisine layık, onu taşıyabilecek bir lidere teslim etmenin zamanı çoktaaan geldi de giçiyor. Avrupada iki dönemden fazla parti liderliği pek yapılmıyor. Türkiye'de parti liderliği adeta hanedanlığa benziyor. Türkiye'de bir gelen bir daha onuruyla gitmek bilmiyor. Muhalefet çok önemli bir konum, ama iyi değerlendirilmiyor.
Kavgalarla bir yere varılamaz. (bu böyle biline)
Umarım bir daha ki seçimlerde kadınlara daha çok imkan verilmesi için bir kotanın getirilmesi, seçim batajlarının bu kadar yüksek olmaması, adayların sıralamaları parayla değil yeteneğiyle ölçülmesini istiyor ve diliyorum.
Seçimleri kazanan adayların görev sürelerince Avrupa'da olduğu gibi partiye her ay küçük bir aidat ödemesi daha adil olur.
Erdoğan hükümetinin kaybettiği belediyelere üvey evlat muamelesi yapmamasını diliyorum., Umarım iktidar her belediyenin sorunlarıyla adil bir şekilde tek, tek ilgilenir.
Kömür, buzdolabı vs değil insanların kendilerine bakabilecek imkanlarının yaratılmasını bekliyoruz.
İnsanlara balık vermek yerine balık tutmayı öğretsinler ki her zaman birilerine muhtaç olmasınlar..
Onlar ve bizler değil, birlikte hepimiz olabiliriz umudundayım.
Daha güzel Türkiye ve dünya için, dosluk, kardeşlik, dayanışma ve hoşgörü diliyorum.
Nebahat Acar
Evere Belediyesi Meclis üyesi