Haberin yayım tarihi
2013-04-24
Haberin bulunduğu kategoriler

Bazı Ulusal Gazetelerin Reyting Sorunu Mu Var?

Yazan: Sevim Ünal

Hürriyet ve Akşam Gazetesi köşe yazarları veya bu gazetelerde  çalışan bazı yazarlar, bazı haberleri ücret almak kaydıyla mı yapıyorlar?

Araştırmadan,haberin içeriğinde kötüledikleri kişi veya kişilerle diyaloğa geçmeden emin olmadan hangi cesaret ile yayınlıyorlar dedikodu haberi?

Onlara ‘Texas’ misali hareket etme yetkisini veren nedir?

Basın başkasının onuru, gururu,haysiyetiyle oynama özgürlüğüne sahip midir?

Yoksa bu özgürlüğü Hürriyet’te ve Akşam Gazetesi’ne o yalan haberi yapanlar kendilerine tanınmış basın özgürlüğü  olarak mı algılıyorlar?

Bir okur olarak ulusal bir gazeteyi okuduğunuzda, doğru haber alacağınızdan emin olduğunuz için okursunuz değil mi?

Okurun aklına gelir mi yalan, iftira, gurur kırıcı bir haberin böylesine büyük bir gazetede yer alacağı?

Benim aklıma gelmezdi, ta ki, başıma gelene dek. Türkiye’ye üç bin kilometre bir uzaklıkta, kendi halinde bir sanatçı olarak yaşıyorsunuz. Ülkenizi sanatsal alanda Avrupa’ya tanıtıyorsunuz ve bir çok sanatçıyı devlet desteği olmadan, hiç bir kaynaktan yararlanmadan imkanlar oluşturarak Avrupa`ya getiriyorsunuz. Diyorsunuz ki, ülkem sanat alanında daha iyi tanınsın, sanatçılarımız Avrupadaki sanatçılarla bir araya gelsin, Avrupa`ya gelen sanatçılar müzeleri,sanatsal ortamları görüp farklı bir vizyon edinsinler. Tüm bunları gönüllü yapıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti resmi makamlarında görev yapan Büyükelçimiz, Başkonsoloslumuz ve benzeri resmi makam yetkilileri tarafından gururla karşılanıyorsunuz bunları yaptığınız için. ‘Size gönüllü sanat elçimiz ‘diye sesleniyorlar. Çünkü Avrupa`da’ki çetrefilli şartları biliyorlar, sanat yapmanın yabancı  kökenli bir sanatçı için ne zor olduğunun farkındalar. Bırakın sanat’ı Avrupa`da yaşamanın dahi artık kolay olmadığını, her vatandaşın ekmek derdinde olduğunu görüyor, biliyorlar. Bu şartları zorluyorsunuz sanat yapmak, sanatçılarımızı Avrupa`da tanıtmak için. Yani kısacası yıpranıyorsunuz . Bunada gönüllü yıpranma diyorsunuz. Her şeye peki diyorsunuz. Yeterki dünya bizim sanatımızı sanatçımızı tanısın.

Sonra ne oluyor?

5 Nisan 2013 tarihinde birisi Hürriyet’te gidip düzmece bir haber yapmaları için başvuruyor. Ve Akşam gazeteside aynı duyarsızlıkla alıp bu kişiyi oturtuyor karşısına dinliyor. Her şey planlanmış, vatandaş kendi ismini sık sık sansansyonel şeyler yaparak basında duyurmuş, sıra bana geliyor.

Adıma düzenlemiş olduğu iftira,yalan,gurur kırıcı bir haberi Akşam Gazetesi yazarı Zeynep Bakır’a veriyor. Zeynep Bakır’ı tanımam. O da beni tanımaz. Beni duyduğunu dahi sanmıyorum. Bu bayan alıp haberi  Akşam Gazetesinde ballandıra ballandıra anlatıyor.

Haberin içeriği belli. Peki bunca iftira,yalan,gurur kırıcı sözlerin sarf edildiği haberin içinde ismi geçen kişi aranıyor mu? Hayır

Aranması gerekmez mi?

Haberin içeriğindeki suçlamalara dair bir delil var mı? diye sorması gerekmez mi kendisine yazar diyebilen bu bayanın?

Yok, sormaz, zahmet bile etmez. Bakın Akşam Gazete’sinin bu haberin yayınlandığı ekte sorumlu bayan ne diyor. ‘Ama Sevim hanım, biz bu haberi, sizin resimlerinizle Sait Zaimkeleş resimlerinin benzerliğini gördüğümüz için yaptık’ diyor. Yani basın mensubu kimliği bir kenara bırakılmış ve sanat bilir kişi olunmuş artı yargıç kesilip hakkımda yargısız infaz vermişlerdir. Allahtan bu kişiler yargıç değil, yoksa ülkede adam kalmazdı. Neyse, hikaye şöyle devam ediyor.

 Sevim Ünal bu haberi görür ve hem Hürriyet’te hem de Akşam Gazetesine yazar, basın açıklaması gönderir. Akşam Gazetesi yazarı Zeynep Bakır tınmaz.(telefon edildiğindeyse ‘dün toplantıda sizden bahsetti. Sizi arayacaktık bilgilerinizi bulamadık mazeretleri öne çıkar). Google’a adım yazıldığında bırakın telefonu adresim çıkıyor. Keza facbook’ta telefonum var ve beni orada dahi kolayca bulurlar. Hadi bulamadılar, facbook sayfamda 5.000 kişi ekli onlardan birisi ile mutlaka bana ulaşabilirlerdi.

İşte mesele şu. Basın özgürlüğü vardır ya. Zeynep Bakır atının tepesinde silahı kuşağında vadilere doğru ilerler.

Ayı şekilde Hürriyet’ti arıyoruz, şundan dolayı Tezkip hakkımız var diyoruz.

Ne  olur?

Hiç. Tın yoktur. Nasıl olsa Sevim Ünal bizimle uğraşamaz. Biz ulusal gazeteyiz diye düşünüyor olmalı bu haberi yazan ve kendisine yazar veya basın mensubu diyebilen zat veya zatlar. Akşam Gazetesi ek kısmından sorumlu kişisi tezkip hakkı için diyor ki, ‘siz ilkin mahkemede aklanın, ondan sonra yazılarınız yayınlanır’. Ama bana bulaşan kişinin yalan haberlerinin yayınlanması için mahkemeye gerek duyulmuyor nedense.

Bir okur olarak, Hürriyet gazetesini veya Akşam Gazetesini ki, pek sık elime geçmez. Belçikada bulması hayli zor gazeteler, fakat elime geçincede  hiç aklıma düzmece haberlerin böylesine büyük bir gazetelerde yer alabileceği gelmiyor. Ta ki, başıma gelene kadar.

Ulusal bu iki  gazetenin böyle bir şey yapmayacağını, basın onurunu böylesine basit haberler yaparak kirletmeyi göze almayacağını düşünürsünüz değil mi?

Yazarlarını kontrol etmekten mi acizdirler?

Yoksa reyting derdi mi var gazetelerin? 

Anlamış değilim, anlatan da yok.

Velhasıl, 5 Nisan 2013 tarihinde Hürriyet- Kültür-Sanat bölümünde hakkımda yapılan `Kopya Resim` haberi aldı başını gitti. Diğer gazeteler de oradan kes kopyala yöntemiyle bu haberi yaydılar. Daha sonra Akşam Gazetesi yazarı Zeynep Bakır, Sait Zaimkeleş’in hakkımda attığı yalan ve iftiraları haberi oluşturup ‘Polisiye bir ‘esinlenme’ sanatı başlığı altında   yayınladı.

Şimdi gelin de Avrupa`da yaşayan bir sanatçı olarak basına, özellikle ülkenizin bu iki büyük gazetesine bundan sonrası için güvenin. Veya sıradan bir okur olarak bırakın yerel basını ulusal basına güvenin, güvenir misiniz?

Belki sizin hakkınızda henüz yalan yaber yapılmadığı için güvenirsiniz.

Bana dair yazılan şeylerin olmadığını ben güçlü delillerle kanıtlarım. Hürriyet’in arkasında durduğu bu yalanda , geçen iddialar nasıl kanıtlanacak?

Akşam Gazetesi bunu nasıl kanıtlayacak?

Destek verdikleri kişi ahbapları mıdır?

Bu mudur  çirkin,yalan,iftira haberi yayınlamanın nedeni?

Yoksa red edilmesi mümkün olmayan başka bir şey mi teklif edildi bu basın mensuplarına?

Bu konuya açıklama getirecek cesaretleri ve yüzleri var mı?

Merak ediyorum. Yoksa bu tarz haber yayınlamak mıdır görevleri?

Nereden geliyor bu güven?

Doğrusu merak ediyorum, nedir bu haberi böylesine büyük bir hevesle Hürriyet`te ve Akşam Gazetesinde yayınlatan neden?

Bir sanatçının bırakın sanatçıyı bir bireyin onuruyla oynamanın bu kadar kolay oldmadığını umuyorum.

Bana hep derlerki, ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz’. Ben haberin doğrusundan yanayım, reklam yapmak isteseydim hakkımda bu haberlerin çıkmasını sağlayan Sait Zaimkeleş misali  gidip Güneydoğu’da ilgi çekmek için basını çağırıp önlerinde resimlerimi yakardım. Veya basına çıkıp en tanınmış sanatçılarımıza saldırırdım. Sait Zaimkeleş böyle birisidir.

Sevim Ünal’ı yargılamadan önce, sanatçının neler yapmış olduğuna bir bakın. Kime zarar vermiştir, kendi çıkarları için mi çalışmıştır?

Kimdir Sevim Ünal?

Kimdir Sait Zaimkeleş?

Bu iki ismi basit bir şekilde google’da araştırın ve neler yaptıklarını gözlerinizle gördükten sonra yargılayın.

(Bu yazım Hürriyet`te ve Akşam Gazete’sine o dedikoduyu haber niteliğin vererek yazıp koyanlara ve ona destek olan herkesedir. )

Sevim Ünal (Ressam)

Belçika

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.