‘Sevim Ünal’
Bu defa, fazla uzakta değil gittiğim Akademi’de tanıştığım sanatçı bir arkadaşın sergisindeyiz.
Pınar Doğan. Seramik sanatçısı.
Yıllarca aynı Akademi’ye gitmişiz, aynı korıdorlarda dolaşıp karşılaşmamışız. Suç bizde mi, Akademinin devasa binasında mı bilmiyorum. Sonunda bir gün seramik ataölyesinin açık kalmış kapısının önünden geçerken gözüm içerdeki harika çalışmalara takıldı. Bir anlık bir bakıştı benimkisi, o bakış açık kalmış kapının önünde donup kalmama neden oldu. ‘Aman Tanrım! Kimindi bu çalışmalar?’ Hızla o kapıdan girip eserlere yaklaşıp burnumu yapıştırırcasına yakından incelemem bir oldu. İçerde kimse olmadığı için istediğim kadar inceledim. Sonra aklımda birçok soruyla dışarı çıktım. O güne dek seramik atölyesinde hiç bir şey bu denli dikkatimi çekmemişti. ‘Bu eserleri oluşturan kişiyle tanışmam güzel olur’ diye geçirdim içimden. Ben bunları düşünürken eser sahibi meğersem beni arıyormuş. Bir gün yeniden o kapının önünden geçerken ki, uzun bir koridor var, heykel ve seramik çalışmaları ise bu koridorun sonunda bulunan fırın odasında pişiriliyorlar. Benim ise o günlerde sık sık fırın odasına gitme zamanımdı.
Nerde kalmıştık? Evet, o kapının önünden geçtim ve bu sefer seramik çarkının üstüne, bütün konsantrasyonuyla eğilmiş esmer bir kadın gördüm. Bir an gözlerim muhteşem eserlerle o esmer kadın arasında mekik dokudu. ‘Eserler onun olmalı’ diye geçirdim içimden. ‘ve bu kadın beni arıyan o sanatçı olmalıydı.’ İçeri girmemle konsantrasyonunun dağılması bir oldu. Başını kaldırdı ve o da anladı. Ben oydum ve benim için de o kadın, bu güzel eserleri oluşturan kişiydi.
‘Ben Pınar Doğan’ dedi.
‘Sevim Ünal’ İşte tanışmıştık.
Pınar Doğan on yıl önce İzmir’den gelmiş. İçinde sanata karşı olan tutkusunu Hoboken Akademisi seramik bölümüne yazılana dek batırmış. ‘işte o günden sonra, sanki uzun süre soluğumu tutmuşum da sanata başladığın andan itibaren yeniden nefes almaya başlamışım gibi hissettim’ diye anlatıyor. Eserlerinde işlediği ‘sevgi teması; bütünlüğü, birleşimi, iki birey arasındaki duygusal metamorfozları (bakalaşım)’ anlatan çalışmalar gerçekleştiriyor. Bunlar dışında onu etkileyen ve sanatına yansıyan sufistik, tao ve zen felsefelerinin izlerini de eserlerinde görmek mümkün.
Zaman hızla geçip gitti ve tabiki biz sanatçılar için olmazsa olmazı olan sergi sezonuna girdik.
Pınar ilk kişisel sergisinin davetiyesini verdiğinde ilgiyle inceledim. 17 Ekim’de Açılışı vardı. Gerçi sergi açılışı öncesinde gidip tüm eserleri birarada görme şansına eriştim.
İşte demem o ki, doslar; bu güzel eserlerin sahibiyle tanışmak ve sergisini görmenizi tavsiye ediyorum.
İşte sergi bilgileri.
Sergi Tarihi: 17 Ekim-30 Ekim 2019
Sergi Açılış Günleri: Çarşamba, Cumartesi ve Pazar.
Açık Olduğu Saatler: Cumartesi ve Pazar 12:00-18:00 Çarşamba ise 14:00-20:00
Adres: Kioskplaats 88 2660 Hoboken-Antwerpen
Not. Sergi mekanı bir kilisenin içi. Pınar Doğan için kilise kapılarını açmış. Ee, kilise bile kapılarını bu başarılı sanatçıya açtığına göre bize düşen bu sergide sevgili sanatçımızı yalnız bırakmamaktır.
Keyifli ve sanat dolu günler diliyorum.