Otuzunda olup, altmışında gömülmek!
Bu ne biçim iş,
Defin işleri bu kadar sürer mi?
Bazıları için sürebiliyormuş demek ki;
Allah Allah!
Sebeplerini siz mi düşünürsünüz, biz mi?
Yoksa hep beraber mi eğilelim meseleye?
Dikkat edip belimizi ağrıtmayalım ama;
İnsan yemek için mi yaşar,
Yaşamak için mi yer vs;
Bunları bir kenara bırakalım artık.
Bunların modası geçti.
Şimdi moda "ucuz kahramanlıkta"..
İki işaret çekiyorsun elinle, parmağınla,
Oluyorsun kahraman!
Hemde yattığın yerden..
Tamam artık, vazifenizi hakkiyle yerine getirdiniz,
Gerisi Allah kerim...
Biz yatalım sıcacık yatağımızda..
Falan filan, zalim, eli kanlı,
Diktatör, yantoter, her neyse işte...
Hımmm; sen misin zulmeden insanlara,
Al sana, iki işaret çekelimde gör dünyanın kaç bucak olduğunu..
‘’Kahrolsun zalimler’’dedik..,
Kahroldular..
Herşey yolunda artık..
Biz yapacağımızı yaptık..
Uykuya devam...
Bizim değerlerimize göre, malumunuz;
Bir haksızlık karşısında; elinle, dilinle, kalbinle müdahale etmeliyiz.
Ve de denilir ki; kalbinle müdahale etmek (buğzetmek), imanı en zayıf olanların işidir.
Hiç kılı kıpırdamayanları bir kenara bırakalım..
El ile müdahale etmekle de, zafer işareti yapmak kastedilmiyor herhalde..!
Geçenlerde, bir dosttan, kaynağı rahmetli Yazıcıoğlu olan şu sloganı duydum;
"Firavun`un karşısında olmak yetmez, Musa`nın da yanında olmak lazım" diye.
Musa`nın yanında olmak içinde, Musa gibi olmak lazım değil mi .?
Çalışmak, çabalamak, gayret etmek, mücadele etmek, ter akıtmak...
Sevgili peygamberimiz, en güzel örnek değil mi?
Eline kazmayı almış, hendek kazmış, mücadele etmiş, gayret etmiş,
Sonra Mevla’sına sığınıp, bundan sonrası sana kalmış ‘’Ya rabbi’’ demiş!..
Haksızlıkları illa da uzaklarda aramaya ne gerek var sonra!
Heryer Firavun kaynıyor..
Zalimler cirit oynuyor ve biz seyrediyorsak;
İşte 30`unda ölüp, 60’ta pamuk beklemek bu olmalı güzel kardeşim..
Sizler ölmeyin, ne 30’da ne de 60’da .
Hele hele yaşarken hiç ölmeyin..
Akıl sağlığınıza, vücut sağlığınıza dikkat edin..
Kalın sağlıcakla, iyi ki varsınız.
Zeki Yalçın/Belçika