Salı pazarı,
Çarşamba pazarı,
Kadiköy, Bostancı,
Etlik, Ayrancı.
Beringen, Hasselt, Zolder.
Brüksel, Anvers, Gent'te
Heryerde ayrı bir semtte.
Birde senin, benim, hepimizin,
Manevi pazarı olmalı gönülde...
Bu cuma El-Sabır camii pazarındaydık Kerkük'te.
Aman Yarabbi ne pazar..!
Tezgahında ne varsa acı..
Acı, hüzün, unutulmuşluk..
Karamsarlık, güvensizlik.
Yalnızlık, yalnızlık, yalnızlık..
Vefasızlık...
Tek dostları Allah (cc ) kalmış.
Onunla dertleşiyorlar.
Hutbe'yi konuşan görevli Arapça konuşuyor.
Benim anlama imkanım yok.
Kendimi öyle kaptırmışımki, hanım dürttü omuzumdan ;
Hayrola, ne zamandan beri Arapça anlar oldun ?
Sonra irkildim kendime geldim.
Ne garip...Sanki herşeyi anlar gibiydim.
Çünkü söyleyen, yürekten söylüyordu, dinleyen yürekten.
Teslimiyet ancak bu kadar olabilirdi.
Gönlün sığdığı yere, gövdede sığarmış ya.
Bu seferde gönül pazarı Kerkük' deydi Türkmeneli tv sayesinde.
Bizim pazarlar bizim pazarlar...
Kerkük'te acı, bizde elma şekeri satan pazarlar.
Kalksın artık üzerimize düşen nazarlar.
Ocağınızdan duman tutsun, dost sevinsin düşman ürksün.
Yalnız bırakma can kardeşini zorda,
Üşümesinler ateşte kor'da.
Kalın sağlıcakla, ben değil onlar desinler:
İYİKİ VARSINIZ...!