Osmanli'nın son zamanlarına yakın,
Ordunun modernleşmesi için, Almanya'dan subaylar getirilir.
Bunları biliyorsunuzdur zaten.
Birgün Alman paşayla bizim paşa askeri kışlada dolaşırlarken ,
Alman paşa sorar bizimkine;
Sizin metereloji işleri nasıldır diye ?
Konu çok önemli.
Öyle ya, mesela ordu sefere çıkacak,
Yüzlerce, binlerce asker, at, katır, top tüfek vs ağırlıklar,
Ve günlerce aylarca sürecek nakliyat.
Hava durumu çok çok önemli.
Bizim paşa çağırır emir erini, getirin kışladaki keçileri buraya der. Keçiler getirilir huzura;
Keçi'nin kuyruğuna iyi bak der; bizimki Alman paşa'ya..;
Eğer keçi kuyruğunu dikerse, hava güneşli.
Büzerse soğuk.
Sağ'a sallarsa parçalı bulutlu,
Sol'a sallarsa sağanak yağışlı.
Alman paşa şaşkın bakışlı !
İyice büzülürse kar yağışlı.
Kuyruk sağ'a yatarsa poyraz, sol'a yatarsa hafif rüzgarlı..
Alman paşa, keçi'nin kuyruğu barometreniz ise, 'ölmüşünüz de ağlayanınız yok' der şaşkın şaşkın...
Efendim ,
Şimdi bunları niye yazdık?
12 eylül'de refarandum yapılacak ya, mühürde EVET yazarmış.
Yani siz ne düşünürseniz düşünün sonuç evet.
Keçi'nin kuyruğu ne yaparsa yapsın,
Yağmur yağacaksa yağar, rüzgar esecekse eser.
Sizde evet de deseniz, hayır da deseniz,
Mühürü nereye basarsanız basın sonuç evet.
Bana inanmıyorsanız, az kaldı göreceksiniz...
Siz ne düşünüyorsunuz bilemem ama,
Bana sorarsanız,
Ha keçi'nin kuyruğu, ha referandumun mühürü.!
Haydi bakalım kolay gelsin.
Vurun mühürü nereye vuracaksanız..
Galip sayılır bu yolda mağlup.
Kalın sağlıcakla.