Sağol başbakan, ağzına sağlık.
Dik durduğunuz için tebrikler hepimizden.
Keşke hep böyle olabilseydik yıllarca..
Güzel bir sözümüz vardır:
Türk övün, güven, çalış.
Övünmek bizden öncekilerin eserlerineydi..
Güven ve çalışmak bize çok lazım.
Sayenizde güvencimiz yerine geldi.
Böyle davranışlar kendimize güveni artırır en başta.
Bizi temsil eden insan, bize yakışmalı herşeyden önce.
Türk insanı tarih boyunca hep mazlumun yanında olmuştur.
15. asırda İspanyol engizisyonundan kaçıp, sığınacak yer arayanlar Yahudilerdi...
Ve onları bağrına basan da bu necip milletin dedeleriydi..
Irak'ta daha dün Saddam'ın zulmünden kaçanlara kucak açan, yine bu nezih milletti.
Bugün Filistinli mazlumlara en çok merhameti gösterende bu millet.
Görüyorsunuz hiçbir ayırım yapmadan mazluma kucak açmışız her zaman.
Yani Türk insanının, geçmişide, bu günüde temizdir, berraktır.
Allah'ın izniyle yarınları da şanlı olacaktır.
Benim en çok canımı sıkan kendi kendimize gelin güvey olmamızdı.
Kendi kendimize bağırıp çağırıyorduk hep.
Esas tepki, haksızlığı yapana olmalı..
Aynen dün akşam Davos'ta olduğu gibi.
Haksızlık karşısında, inanan bir insan;
1. Eliyle
2. Diliyle
3. Kalbiyle müdahale etmeli.
Başbakan dün elinin işaret parmağını Peres'in gözüne sokuyordu neredeyse.
O başparmak, o dik duruş;
Gerektiğinde, AB'ye de, ABD'ye de, BM'lere de, Nato'ya da gösterilmeli.
Türk milleti, milletler ailesindeki şerefli saygın yerini ancak bu şekilde alabilir unutmayalım.
Ha bu işin bir bedeli olabilir belki..
Ama unutmayalım ki, korkunun ecele faydası yok.
Korktukça üzerimize daha çok gelirler.
Bizler yeterki milli ve manevi değerlerimize sahip çıkalım,
Onları sulandırmayalım, içe dönük siyasi malzeme yapmayalım.
Sayın başbakan, emin olun; O zaman bütün millet arkanızdadır..
Kalın sağlıcakla