Zekiye DOĞAN
Sevgili okurlarım merhaba,
Eskişehir Adalet Sarayı’nda 11 Eylül 2019 yılında duruşmam var ve gitmeden önce avukatımla görüşeceğim. RTE Yatırım LTD ŞTİ şirketi ahbabımın orası bana yakın olduğu için orada buluştuk. Duruşma için karşı tarafın iddialarına altı sayfalık bir yazı hazırladım ve üzerinde çok şiddetli bir konuşma yapıyoruz!
Avukatım her ne kadar bazı yazılara karşı olsa da bilmediği bir durum vardı, dosyam Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gitmeden önce Didim’e gittim ve yeni belgelerle geldim. “Bu bölgeler önemsiz, hiçbir işe yaramaz” diyen ikinci avukatıma inanmadım. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na kooperatif başkanı hakkında suç duyurusunda bulundum. Kooperatif başkanı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade vererek beni yalanlamış. Kooperatif başkanının verdiği ifadesine karşılık Antalya Konyaaltı Fatih Karakolu’nda tekrar ifademe başvuruldu!
Başvurduğum şikayete takipsizlik kararı veren Cumhuriyet Başsavcı’sı dosyayı Eskişehir Asli Ticaret mahkemesine gönderdi ve davam dördüncü avukatımla devam etmekte. O belgeler avukatımın dosyasında yoktu ve avukatım siteminde belki de haklıydı. Nihayet kararını verdi ve altı sayfalık yazmış olduğum yazı hakime sunulacak. Bu konuşmalara şahit olan şirket görevlisi konuşmalarımı haklı buldu ve avukatım gittikten sonra: “Senin gibi bir anam olsa Antalya’yı üçe bölerdim.” Dedi.
Antalya’yı ya da ülkemin bütün illerini ve ilçelerini üçe bölmemize gerek yok. Yeter ki, bizler konumuzu ve konumumuzu kullanarak insanları mağdur etmeyelim. Mahkeme salonlarında yalan yanlış bilgilerle, yalan yanlış beyanlarla ve yalancı şahitlerle adaleti yanıltmayalım. Anlamadığım o ki, haksızlık yaptığımız yetmiyormuş gibi, davada iş yokuşa gidince “Türkiye’de hak hukuk yok” diyerek devletin hakimlerini, devletin savcılarını zan altında bırakarak ortalıkta naralar atmayalım…
FETÖ ve PKK olaylarını göz önüne getirirsek o nara atanlar kimlerin maşası kimlerin adamı arkalarında kimler var görürüz. Görmek istemeyenlerin aslında vatanla bayrakla devletle milletle ve gelecek olan nesillerimizle çok ciddi sorunları var. Biz bu canavarları normal vatandaşlardan ayıramazsak sorunlar peş peşe gelecek ve kapımıza incir ağacı dikilecek. Kapılarımızı iyi süpürmezsek bunlar aramızda istediklerine ulaşacaklar. En son FETÖ örneği artık bize son olsun ve sonsuza kadar birbirimize kenetlenelim…
Tuttuğum avukatlardan dolayı her ne kadar davam uzun sürmüş olsa da hak hukuk adalet yerini bulacak ve hak ettiğim hakkımı söke söke geri alacağım. Karşı tarafın kaçış yolu aramalarının sonu sonuca bağlandığında bağlı bulundukları konum elde ettikleri o haksız kazanç hak sahiplerini bulacak. Hak sahibi haklıysa elinde belgeleri varsa anavatanımda hak da var hukukta var. Aynı zamanda adam gibi adam kadın gibi kadın savcılarımız hakimlerimiz var. Bu yazımı okuduktan sonra hala devletimi adaletsizlikle ve devletin hakimlerini savcılarını hala zan altında bırakmak isteyenler varsa bu davamın sonucunu kanıtlarımla sunacağım…
Hani: “Parayı veren düdüğü çalar.” Diyorlar ya…
Artık o devirler çoktan geride kaldı. Kılıcınız kalkanınız olan devlete ve devlet görevlilerini zan altında bırakmayın. Bir gün o devlete ve devlet görevlilerine ihtiyaç duyarsanız kendi ipinizle ipe gidersiniz. Vatanımda hak, hukuk, adalet ve hak arama yollarını kaparsanız bir gün kilitli kapıların arkasında olursunuz. Dolayısıyla adalet arıyorsanız adaletli olun ve düzenbazlıklarla savcılarımı ve hakimlerimi yanıltmayın eninde sonunda yanılırsınız…