Zekiye Doğan Yazdı
Sevgili okurlarım merhaba,
Antalya’da pozitif uğraşlarımla mahallemde artık ağır ağır beni kabullenmeye başladılar. Belki de kendime sorun yaptığım negatifleri pozitife döndürme yeteneğimi kullanıyordum. Tabi daima başarılı olamasam da ufacık şeylerden mutlu olmasını öğreniyordum. Emekliliğin vermiş olduğu boşluk, tembellik hissi işe yaramama hissi artık gerilerde kaldı. Ana-vatanımda yaşadığım uyum sorunu eski hobim olan yazma alışkanlığımı su yüzüne çıkarmış oldu. Yüreğimdeki özlemi Gurbeti adıyla gurur duyduğum Önce Vatan Gazetesinde yazarak değerlendiriyorum!..
Geçenlerde birisiyle sohbetimde şuan ki yaşantıma bakarak: "Merhaba çılgın kadın, dünya senin hayat senin çok rahatsın rahata alışmışsın." Dedi.
Hani: “Laf etti bal kabağı koy tabağa ye sabahı.” Diyorlar ya…
Bu hayat bazılarının gördüğü kadar basit değildi her insanda öyle başkasının dışarıdan tahmin ettiği kadar kolay yaşamıyordu. Genç yaşta başladığım yaşam kavgası alın teriyle bir yerlere gelebilme çabası annelik görevini gerektiği gibi yerine getirme uğraşı o kadarda kolay lokma olmadı. Haksızlığa adaletsizliğe boyun eğmediğim için rahatlığa değil yalnızlığa alışmıştım: “Güzel kadın hayat dışarıdan görüldüğü kadar kolay değil, hayat şartlarından dolayı ben rahatlığa değil yalnızlığa alıştım. Lakin çılgın sözünüzeyse pek fazla anlam veremedim. Ara sıra dışarıda rastlayıp merhaba dediğiniz bir kadına bu söz biraz fazla olmuyor mu?” Dedim.
Aslında ikimizde iyi niyetliydik o gördüğünü söylüyordu bense duyduklarımın karşısında tepkimi veriyordum. “Lütfen sözlerimi yanlış anlamayın keşke her kadın sizin gibi çılgın olsaydı. Ben sizin insani duruşunuza insanları ayırmadan güler yüzünüze korkmadan trafikte bisiklet sürüşünüze ve hiç üşenmeden her sabah yüzmeye gidişinize hayranım. İnanın sözlerimde art niye yoktu. ” Dedi.
Bu sözleri eden güzel kadının gözleri gülüyordu niyetinin kötü olmadığı hal ve tavırlarından belli oluyordu. Benim yaşımdaki bir kadının iki teker üzerinde bisiklet sürmesi ona göre çılgınlıktı. Oysa otuz sekiz yıl bisikletle her sabah işe gittim akşam dönüşte vazgeçilmez vasıtam bisikletimle eve erzak taşıdım. Bu yaşta hala bisiklet sürmek çılgınlıksa evet ben çılgındım: “Her nedense kendimizden farklı olan insanlara ön yargıyla bakmayı huy edinmişiz. Bizlere yabancı gelen yaşamın içine girdiğimizde bizden farklı olmadıklarını görürüz yeter ki, biz gönül gözümüzle bakmayı öğrenelim.” Dedim.
Amacı kötü olmayan güzel kadın sözlerimin karşısında düşüncelere daldı ve benim ondan farklı olmadığımı anladı. Ana-vatanımda ileri yaşta kadının bisiklet sürmesi çılgınlıktı. Oysa Hollanda’da bakanlar bisikletle bakanlığa gidiyor. Yüz yaşındaki dedeler ebeler sağlıklı yaşamak adına günlük bisiklet turuna çıkıyor. Gençler toplu taşıt yerine bisikletle okula gidiyor. Peki, sağlıklı yaşamak için bizim onlardan neyimiz eksik acaba?
Geçenlerde yaşlılar yurdunu ziyaret ettim. Bu biraz meraktı diğer taraftansa artık belirli bir yaşa gelmiş durumdaydım, iş göremez hale geldiğimde evim olacak yeri gezerek gözlerimle görmek istedim, ama gittiğime pişman oldum. Günlerce gördüklerim gözümün önünden gitmedi. Orada ölümünü bekleyen yaşlılarla karşılaştım. İlaçlarla sakinleştirilmiş donuk çaresiz bakan gözlere dalmıştım. Her birinin farklı hayat hikayesi vardı. Duyduklarımı yazmaya kalksam ne defter yeter nede mürekkep. O günden sonra hayatıma çevreme farklı bakmaya başladım. Bisiklet sürmeme varsın çılgın desinler uzun yıllar sağlıklı kalabilmek için sağlıklı yaşayabilmek için bakıma muhtaç olmayı biraz daha uzatabilmek adına bisiklet sürmeye yüzmeye devam ediyorum!.. Hollanda’da çocuklar altı yaştan itibaren yüzme volleyball futbol handball beyzbol hokki gibi birçok spor dalında okul dışı eğitim görüyor. Spor kulüpleri pahalı değil. Her aile çocuğunu spora gönderme şansına sahip, vatanımda orta gelirli bir aile çocuğunu spora gönderme şansına sahip değil. Oysa spor kulüpleri yıllık aboneliği ödenebilir kılsalar yılsonu ciroları yine aynı olacaktır. Bu gerçekleşirse Cennet vatanımda daha sağlıklı nesiller olacaktır. Yaşlılıkları daha dinç ve uzun yıllar sağlıklı yaşayacaklardır. Başka ülkelerde yapılıyorsa benim ülkemde neden olmasın?
Sevgi ve saygılarımla