Zekiye Doğan
Sevgili okurlarım merhaba,
Ciddi sağlık durumumdan dolayı almış olduğum elzem bir kararla Antalya’ya geldiğim dönemler apartmanda yaşadığım tatsız sorunlar çocukluğumdan itibaren yurtdışında yaşamış olmamın getirdiği uyum sorunu uzun sürse de zamanla aştım.
Apartmana yeni taşınan kiracılara kitaplarımı imzalayıp kartımla birlikte vermem onların bu tatsız sorunlara karışmamasını sağladı. Bense bahçe düzenlemesine, yapılması gereken işlere yeni yöneticiyle yapmaya tekrar başladım. Kat malikleriyle sabah öğlen akşam karşılaştığımızda bıkıp usanmadan “Günaydın, iyi günler” dileklerimi ihmal etmedim etmiyorum!..
Hani: “Meramın elinden bir şey kurtulmaz.” Diyorlar ya…
Yeni fikirlere yeni düşüncelere karşı gelen kat malikleri gitti yerlerini uyumlu komşuluğa değer veren insanlar aldı. İçlerinde bir aile var ki, insancıl halleri yarım ekmeğini başkalarıyla bölüşmeleri beni çok etkiledi. Perşembe günleri halk dilinde “Cuma akşamları” Diyarbakır yemekleri getirir ve: “Abla rahatsız etmiyorum değil mi? Sıcacık yersin.” der ve usulca verip gider.
Komşumun yine bir Perşembe günü getirdiği kapak patlıcan yaprak karışımı sarmaları Antalya’nın yerlisi misafirime nasip oldu. Sarmalar Diyarbakırlı komşumun marifetli ellerinden dediğimde: “Bu insanlar rızkını başkalarıyla paylaşan insanlar, sevdikleri insanlara haddinden fazla değer verirler. Artık apartmana huzur ve sükunun gelmesine çok sevindim.” Dedi.
Misafirimin bu sözlerinden etkilendim sevildiğimi biliyordum. Lakin o sözleri duyana kadar öyle düşünmemiştim. PKK’nın ülkeye Kürtlere aştığı yaraların izleri etraftaki bazı insanların Doğu ve Güney Doğuluları aynı kefeye koymalarının izleri kendisinde hala mevcuttu. Diğer komşulara baktığımda ondaki saflık temizlik haddinden fazla iyi niyet, kirada olmasına rağmen komşularına yardımseverliği, elinin bolluğu ve değerli kişiliği diğerlerinden ayıranda işte tam buydu. Kolay kolay birilerine güvenmez bana güvenmesi benim için paha biçilmez ayrı bir değerdi!..
Ailem çocuklarına ve torunlarına iyi bir hayat verebilmek adına anavatanı bırakarak Hollanda’yı baba-vatanları yaptılar. Adı Gurbet olan komşum ailesiyle birlikte tıpkı benim ailem gibi Güney Doğudaki yurdunu çevresini akrabalarını hatıralarını arkalarında bırakmışlardı. Çocuklarına Batıda iyi bir gelecek vermek adına geleneklerini, göreneklerini, umutlarını ve hayallerini toplayıp Antalya’ya beraberlerinde getirmişlerdi. Diyarbakırlı azimli, kişilikli, karakterli komşumu yakından tanıdıktan sonra bazı kesimler tarafından Kürt vatandaşlarıma haksızlık edildiğini onların bizden bizim onlardan pek çok şeyler öğreneceğimizi yaşayarak öğrenmiş oldum. Çanakkale’de dedeleri dedelerimizle birlikte savaşmış olan bu değerleri hatırlamak hatırlatmak ve ırkçılığın, ayrımcılığın, ülkemde yalnız yaşayan kadınlara karşı negatif bakış acısının belini ortasından kırmak istedim!..
Yılların yolların belirlediği hakikat yastık yorgan altında gizli kalmaz, Hak yoluyla hak, hakkaniyete ulaşır. Düne kadar hala ulaşamamış olduğumuz birlikteliğe din, dil, ırk, mezhep, renk ayrımcılığı yapmadan aynı bayrak altında birbirimize sıkı sıkı sarılmamız gerekiyor. Dışarıda ve içeride bizleri bölüp parçalayıp ayırmak isteyenlere inat iyi komşuluklarla çocuklarımıza örnek olup farklı renklerin renkliliğinden haz almalıyız. Sevgi insana nefesi kadar yakındır. Dolayısıyla yeter ki, bizler yüreğimizi açıp temiz teneffüs etmesini bilelim. Sevginin açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Vatan bayrak devlet millet adına gelecek nesillere öz değerlerimizi ayrımcılık yapmadan öğrenelim öğretelim…
Sevgi ve saygılarımla