Zekiye Doğan Yazdı
Sevgili okurlarım merhaba,
Antalya’da Cumhuriyet Meydanı, Yat Limanı, Kale İçi ve Döner Çarşısına gittim. Esnaflarımız sohbetimizde gelmeyen turistlerden yakınıyordu. Şehirde karşılaştığım Avrupalılarsa gelmeme sebeplerini yanıtlıyordu. Hollanda’yı, Flemençe’yi özlemiştim onlarla konuşmaktan mutlu oldum. Acaba onlar biz Türklerle ne kadar mutluydu?
Kale içinde görüştüğüm çoğu esnaf 15 Temmuz sonrası yaşananları ülkemizde yaşanan terör olaylarını, yanlış politikayla yönetildiğimizi anlattılar neredeyse hepsi aynı sorunlardan muzdariplerdi. Esnafımıza: “Evinize ekmek parası götürebiliyor musunuz? Ülkemizdeki yaşadığımız terör olayları siz esnafları ne kadar etkiliyor?” Dedim.
Çekirdekten yetişmiş olduğu hal ve tavırlarından belli olan orta yaştaki esnaf: “Abla ben Side’de otelde çalışıyorum. Otellerde şuan turist yok. Çoğu kapısını kapatıp gitti. Burayı kardeşim işletiyor. Ülkemizde yanlış giden şeyleri yanlış politikaya yüklemenin anlamı yok. Turistlerin ülkemize gelmeme sebebi terör olaylarının yanı sıra işletmecilerle alakalı bir durumdur. Bilinçli ve çekirdekten yetişme kalifiye elaman çalıştırmıyoruz. Kaliteli işler yaparak turistlerin her yıl gelmeleri adına kalıcı bağlayıcı olamıyoruz. Üç liralık malı beş liraya satıyoruz. Eğer ki, kabahat arıyorsak birazda kendimizde aramalıyız.” Dedi.
Konuştuğum Hollandalı aileyse yaklaşık on dört yıldır Antalya’ya her yıl tatile geliyormuş. Türkiye’yi Türk insanını sevdikleri her hallerinden belli oluyordu: “Hollandalıların İspanya’dan sonra tatil beldesi Türkiye`ydi. Türk esnaflar Avrupalıların gelmemesinden yakınıyor. Bunun asıl sebebi nedir? Avrupalılar artık Türkiye’den usandılar mı?” Dedim.
Aksanımı merak ederek hangi belde de kaldığımı çözemeyen aile Hollanda’da nerede kaldığımı öğrendikten sonra: “Zeuwsvlaanderen beldesi deniz Antalya deniz şanslısın. Sorduğun soruya gelince biz Türkiye’yi Türkleri seviyoruz, ama itiraf edeyim ki, Hollanda’da görsel ve yazılı basın neredeyse Türkiye’yi karalama kampanyası yapıyor. Burada olup bitenler çok abartılıyor. İnsanları bilinçlice korkutuyorlar. Terör olaylarını aşırı abartıyorlar gelmek isteyenlerse duydukları karşısında korkuyor çekiniyor.” Dedi.
Bu sözleri duymak bana acı vermişti Hollanda benim ikinci vatanımdı. Onlarla flemençe konuşmaktan haz aldım. Hatta onları bizden birileri gibi sarılıp öptüm. Duyduğum bu sözlerden sonra üzülerek: “İkinci Dünya Savaşından sonra (Anadolu Aslanları) unvanını verdikleri atalarımla birlikte inşa ettiğimiz Hollanda Türkleri çok çabuk unutmuşlar. En azından bizlerin hatırına bunları yapmamalılar. Yalan yanlış haber yapanlara dur diyen çıkmadı mı? ” Dedim.
Bu cevaba bozulan aile: “Biz unutmadık ki, hala buradayız. Avrupa ülkelerinde ekonomi iyi gitmiyor. Yugoslavya dağıldıktan sonra birkaç ülkenin birliğe girmesiyle çok yabancı geldi buda ekonomiyi zayıflattı. Orta Doğudan yeni bir akımın gelmesinden korkuyorlar. Korkudan çaresizlikten başkada alternatifler bulamadıklarından terör olaylarını bahane edip basın kanalıyla abartıp yalan haberler yansıtıyorlar." Dedi.
Dünyada hangi devlet olursa olsun kendi çıkarını düşünüyor. Sanıyorum ki, biz bu konuda biz biraz geç kaldık. Duyduklarıma üzüldüm, ama gerçekler birinci ağızdandı. Hollanda’nın sömürgesi altında kaç tane ülke var bunu hatırlatmak yerine: “Dünyada yeterince herkese ekmek var bizler yeter ki, paylaşmasını bölüşmesini bilelim. Maalesef biz insanoğlu bu duyguları yitirmişiz ve sen ben kavgasındayız sen ben savaşındayız.” Dedim.
Son sözlerime hak veren Türk dostu aileye teşekkür edip herhangi bir durum olursa yardım sözü vererek yanlarından ayrıldım. Eğer ki, ülkede değişim istiyorsak vatan bayrak devlet millet dörtgeninde birleşerek sağlam adımlar atarak değiştirebiliriz. Asırlardır bizi biz yapan dini dili ırkı mezhebi ne olursa olsun Türk Ulusu olarak öz değerlerimize birbirimize sarılarak zorlukları aşacağız. Çarede bizde çaresizlikte hayatta denenmemiş hiçbir şey imkansız değildir. İmkanları imtihanla atlatarak düzlüğe çıkacağız. Umutların olduğu yerde umutsuzluk yoktur. Birlikte umutsuzlara umut olalım…
Sevgi ve saygılarımla